DİNİ VE FIKIH İLMİNİ BİLMEK

Bir müslümanın üzerine dinini bilmesi, nasıl ibadet edeceğini bilmesi, nasıl inanması gerektiğini bilmesi, ayrıca emir ve yasakları tam olarak bilmesi üzerine fardır.

Bu bilgilerin bilinmesi, ibadetlerden önce gelir. Çünkü; ibadetler bilinmeden yapılırsa kabul olmaz, bazen de sevabı olmaz. İbadet ederiz-ederiz hepsi boşa gider.

Düzgün bir şekilde inanmaz ve ibadetleri bilmeden yaparsak, yaptığımız şeylerden sevap da alamayız sevk de alamayız, dolayısıyla uzun süreli ibadet edemeyiz, haramlardan günahlardan sakınamayız. Yaptığımız bilinçsizce ibadetler bizi kötülüklerden alıkoyamaz.

Yanlış yapmamanın yolu, bilmektir, doğrusunu öğrenmektir. Bunun için dinimiz, öğrenmeyi ve bilmeyi herkesin üzerine farz kılmıştır.

Hz. Ömer (Ra) şöyle der:

―Oruç tutmaktan yay gibi olsanız, namaz kılmaktan çivi gibi olsanız, bilginiz yoksa, imanınız düzgün değilse, amelleriniz boşa gider‖

Birde biz ne ile amel ederiz? Kendi aklımıza, kendi kafamıza göre mi? Hayır. Ya neye göre amel ederiz? Mezhep imamlarının görüşlerine ve günümüzün güvenilir din alimlerinin görüşlerine göre amel ederiz. O zaman mezhep imamlarının görüşlerine göre amel edebilmek için onların görüşlerini de bilmek zorundayız. İu hususlar çok önemlidir. Bunlar çok iyi bilinmelidir:

  • Din vahye dayanır. Vahiy nasılsa din odur.
  • Dine bizim müdahale hakkımız yoktur.
  • Dinde herkes konuşamaz, tartışamaz, fikir beyan edemez.
  • Din değişmez, değiştirilemez.
  • Dinin emir ve yasaklarını yerine getirirken şekil değiştirilmez.
  • Bidat dinin emriymiş gibi kabul edilemez.
  • Ortaya konulan görüş ve fetvaların dışında hareket edilemez.
  • Dinde bilmemek, yanlış bilmek insanı günahtan kurtarmaz.
  • Bilmemezin, yanlış yapmanın suçu ona buna atılamaz.
  • Dini öğrenmek, ibadettir.
  • Bilmediğimiz, yaşamadığımız din bize fayda vermez.
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir