DİNDAR NESİL İSTENMEDİ

Dindar nesil ile asr-ı saadet yaşandı. Selçuklu, Osmanlı dindar nesille yükseldi, dünyaya adalet dağıttı, huzur verdi.

Osman beyi Orhan gaziye ‘’Dindar olmayana devlet işinde yer verme diye vasiyet etti

Atalarımız: ’’Kork Allah’tan korkmayandan’’ Allah’ı olmayanın ahlakı olmaz dediler.

Hz. Ömer (ra) Medine yolunda bir çoban çocuk görür. Aralarında şu konuşma geçer:

-Koyunlardan birini sat -Koyunlar benim değil satamam. -İyi ya kayboldu, kurt yedi, dersin.

-Diyemem, yalan söyleyemem. -Sahibi nereden bilecek, -O bilemezse Allah’ta mı bilmiyor, görmüyor!

Dindar nesilden kimse zarar görmez. Dindarlık olmadan da nesil düzelmez.

J.J.Ruso; Emil adlı eserinde şöyle der;

 -‘’İnanmadan da bir insanın ahlaklı ve faziletli olabileceğini sanırdım ne kadar çok yanılmışım.

Şair;

Dinin yoksa neyin vardır.

Var tabutunu kendin kaldır. Din dayanak Haktan kula, Dinsiz adım heder ola. ‘’Demiş’’

Peygamberimiz (Sav) şöyle buyuruyor;

-Ahir zamanda ana babaları yüzünden vah vah o gençlere!

-İnançsız ana babalardan mı? Denilince:

-Hayır müslüman ana babaları onları kıydı, onlara dinlerini öğretmedi, buyurdu.

İsmet İnönü Atatürk ve Kazım Karabekir’in bulunduğu bir anda;

-Dini ve hocaları toptan kaldırmadan hiçbir iş yapamayız’’ diyor. Atatürk ses çıkarmıyor Kazım Karabekir paşa;

-Peki ne olmak istiyorsunuz? Hiristiyan mı? Dinsizmiş, dini kaldırmak millete mezar olur” diyor.

Diyanet işleri başkan yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki, ’’Peygamberimizin hayatı’’ diye kitap yazıyor matbaa genel müdürlüğüne gönderiyor.

Aylar geçiyor kitaptan bir haber yok Akseki genel müdürlüğüne yazı yazıyor. Kitabın akibetini soruyor. Cevap:

-‘’Yeni nesil için dini ortam oluşmasına müsaade edemeyiz.’’( İmza ! Müdür Nedim Tör.)

(O zamanları hep Yunan klasikleri basılmıştır.)

Reisi Cumhur Ahmet Sezer, İ.H. liselerinin sayısının artmasından endişe duyuyor. İncelenmesi ve tedbir alınması yolunda rapor istiyor.

TESEV (Türkiye Ekonomik Sosyal Etütler vakfı) bir rapor hazırlıyor.

Raporda şunlar var:

-Orta öğretimde toplumsal bir sorun haline gelen alkol, uyuşturucu kullanımı İ.H. lerde hemen hemen hiç rastlanmaz.

-İ.H. li öğrenciler aldıkları eğitim sebebiyle aileleri ve toplum ile barışık oluyorlar.

-Din eğitimini, sağlıklı bir müfredat ile aldıkları için yanlış ve aşırı eğilimlere yönelmiyorlar.

-Din eğitimi ruhsal yapılarında sağlıklı ve dengeli olmalarını sağlıyor.

-Öğretmen öğrenci ilişkileri çatışma yerine sevgi ve saygıya dayanıyor. Aile bağları da çok güçlü.

-Hortumlamalarda ve organize suçlarda İ.H.L kökenli yönetici ve iş adamlarının adı geçmiyor.

-‘’Kamu görevinde de toplum ilişkilerinde ve işlerin hakkaniyetle yürütülmesinde İ.H.L kökenliler başarılı oluyor.’’(31-6-2004

Yenişafak)

İnsan üzerinde din kadar etkili bir kuvvet yoktur.

Yıl 1969 Kayseri sporla Sivas sporun maçı vardı. Çıkan kargaşada 1 Kayserili, 39 Sivaslı insanımız öldü. Sivaslılar ayaklandı Kayseri’ye yürüdü, Emniyet müdürü konuştu olmadı. Vali konuştu olmadı müftü:

Megofonu aldı iki ayet okudu kısa bir konuşma yaptı, sivaslı geri döndü.

Başbağlar katliamında ateş emri veriliyor, bir pkk lı ateş etmiyor. Yargılıyorlar çocuk diyor ki;

-Babam beni İ.H.’ye yazdırmıştı 6 ay kadar okudum. Bir hoca ‘’Bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek gibidir.’’ Demişti o aklıma geldi diyor.

Askerde kantini İ.H mezunlarına verirlerdi. Geçen gün bir esnaf telefon etti. ’’Hocam kasamı teslim edebileceğim inançlı bir genç arıyorum’’ diyordu.

Lisede çalışırken İ.H den gelen öğrencileri sınıflara dağıtırdım. Bir kaşık yoğurdun bir tencere sütü değiştirdiği gibi çok etkili olurdu. Çeker koyunun sürüyü sürüklediği gibi.

Din lazımdır, lüzümludur ve huzur kaynağıdır.

Defalarca Rauf Denktaş’a Kur’an kursu açalım. İ.H.O açılımı ilahiyat açalım, her defasında hayır cevabı alınmıştır.

Kıbrıs da taciz, tecavüz, hırsızlık, ahlaksızlık artıyor. Gençler hıristiyan oluyor, ateist, satanist oluyor. İmdat! çağrıları yükseliyor işte o zaman oğlu şu itirafta bulunuyor: Babam kaktüs yetiştirirdi. Gencin önünde birçok tuzak var: -Nefsi ona tuzak kurar, -Şeytan onun peşini bırakmaz,

-Kötü ortam, arkadaş kötü etkiler.

-Alkol,  uyuşturucu, kumar, fuhuş rezil eder.

-Tv, internet, telefon sapıtır.

-İnançsızlık ataizm, satanizm, misyonerlik, dinden eder.

-Müstehcenlik, apdallaştırır

Kilise açıldı: Daha önce Valiye dilekçe verildi. Oğuz Kağan Köksal’a gittik. Sayım yapılmasını istedik, dilekçe sümen altı oldu.

Broşürler topladım vali beye 30 kadar broşür götürdüm, o hafta çuvallar dolusu broşürü toplatıp yaktırdı.

Öğrencim hac takmış velisini çağırdım para kazanalım derken evlatları kaybediyoruz dedim. Çıkar o hacı dedi, çıkarmam cevabını verdi. Epey oturduktan sonra hacı amca; Kalkmak istiyorum kalkamıyorum’’ demişti. Keşke İ.H.L’ne verseydim diye ekledi.

Gençliğin hali istenilen durumda değil.

Bir lisenin yanında evim vardı duramadım sattım.

Bazı aileler, kedi köpek beslerken çocuğunu unutuyor.

Balkonda ki çiçeği kurutmuyoruz, evlatlar manen kuruyor.

Karnını doyuruyor, beynini doyurmuyoruz.

Adam ölecek üç evladını çağırıyor. Ben ölüyorum mezarımı ziyaret eder misiniz? Küçük oğlan;

-Ederiz, etmez miyiz hiç! der. Baba,

-Ne olursunuz? Ben size bir şey öğretmedim.

-Eve getirdiğim o müstehcen gazete ve dergileri getirir okuruz” diyor

-Bak saygısıza! Deyince çocuk:

-Baba, onları eve getirirken sen bize hiç saygı duydun mu?

der.

Rahmet okuyacak değil lânet okuyacak evlatlar yetiştiriyoruz.

Sadaka cariye olacak değil günah kaynağı insan yetiştiriyoruz.

Okullar kapanınca köyün çocukları camiye geliyor. Pamuk ağasının çocuğu yok. Hoca; -Ağa, çocuğu gönder de oda bir şeyler öğrensin, diyor.

-O mühendis olacak hoca, kafasını karıştırma” çocuk gerçekten okuyor, mühendis oluyor, İzmir de ofis açıyor.

Adam hastalanıyor ölüyor. Haber salıyorlar delikanlı arabası ile geliyor, namaz için herkes abdest alırken oda çeşmeye yanaşıyor. Köyün çocuklarının gözü onun üzerinde abdest almasını beceremiyor, çocuklar gülüşüyor.

Mühendis sıvadığı kollarını indiriyor. Bu adam bana dinimi öğretmedi deyip arabasına binip İzmir’e dönüyor.

Bir delikanlı motoruna binmiş harlatıyor, kaldırımın kenarında yürüyen yaşlı bir teyzeyi görüyor. Ona yaklaşıp vurup geçiyor. Yaşlı kadın sendeliyor, çantası etrafa saçılıyor, toparladıktan sonra sırıtan gence;

-Düşürdün evlat düşürdün! diyor. Genç ne düşürdüğüne bakıyor, bir şey göremiyor. Yaşlı kadın tekrar,

-Düşürdün evlat düşürdün, ahlakını düşürdün diyor. İnsanlığını düşürdün, diyor.

Gençten hiç kimse memnun değil kör ayna gibi bizi göstermiyor.

Genç okula gidiyor eğitilmiyor.

Topu, popu sevdiği kadar sevmesi gereken şeyleri sevmiyor. Genç deyince aklıma

-Genç yaşta hılful fudala üye olan ve bir hiristiyanın hakkını gasp ettiği için Ebuceh’in kapısını yumruklayan Muhammet Mustafa’yı hatırlıyorum.

-Çocuk yaşta müslüman olan Allah yaratırken babama mı sordu. Ben Allah’a inanırken babama mı soracağım diyen Hz Ali’yi ayrıca hicrette peygamber (as) nin yerine ölüm döşeğine yatan kahraman Ali’yi hatırlıyorum.

-Zulüm ve işkencenin altında Allah bir Allah bir diyen genç

Bilal-i Habeşiyi,

-Babasına boynunu uzatan İsmail (as),

-Anasının sözünden çıkmayan Veysel Karani’yi,

-Savaşta peygamberin etrafında pervane gibi dönen kollarını yitiren, yarım kalan kollarını yüzünü kapatıp peygamberimizi iyi koruyamadık diye ağlayan Musab (ra)’ı,

-Zulme boyun eğmeyip dinlerinden dönmeyen Ashab-ı Kehfi

-Mağarada yağış nedeniyle hapsolan duaları ile kurtulan 3 genci,

-Kötü emeli için hile ile evine alan kadının çirkin emelini red eden genci,

-Komutanın zayıfsın, küçüksün diye orduya almaya tereddüt ettiği ve diyojeni esir alan Gülem,

-Çanakkale de Avustralya’lı boksörü esir alan cılız Musa’yı

-21 yaşında ya ben İstanbul’u alırım ya da İstanbul beni diyen İstanbul’un Fatihinin Sancağını burçlara dikerken vücudu delik deşik olan Ulubatlı Hasan’ı hatırlıyorum.

-Gözlerini kaybetmiş kıble neresi diyerek secde de ruhunu teslim eden genci hatırlıyorum.

-Çanakkale savaşının seyrini değiştiren 276 kiloluk mermiyi kaldıran genci ve derinin tuttuğu kolu uzatıp kesiver komutanım diyen genç,

  • 13 Yaşında beni de askere yaz diye ağlayan çocuğu,

-Ne olacaksın diye sorduğum, cennetlik hocam diyen çocuğu,

  • 16 Yaşında namaz kılmaya müsaade etmeyen şefe hediye versem rüşvet olur mu diyen Vanlı genci,

-Zalim iktidarlara karşı başlarını açmayan üniversiteli bacılarımı,

    İslam fıtratı üzerine yaratılıp bize emanet edilen yavrularımızı nasıl kötü yapıyoruz?

Yabancı ilim adamı soruyor;

-Türk çocuklarına bakıyorum kabiliyetli çocuklar. Allah aşkına söyleyin bu çocuklardan şu farklı insanları nasıl elde ediyorsunuz?

Bir meslektaşı şu cevabı veriyor;

-Kötü örnek olarak!

-İhmal ederek

-Dinlerini öğretmeyerek

-Beddua ederek

Baba hocaya oğlundan şikayet etmiş; Söz dinlemiyor beni dövüyor diye

Hoca sormuş;

-Oğlun için hiç beddua ettin mi?

-Etmez olur muyum sözümü dinlemedi, bana karşı geldi bastım bedduayı lanet okudum… Deyince

-Sen oğlunu kendin kötü etmişsin, demiş.

Terk edilmiş yaşlı amcayı acizler yurdundan radyo yayınına çağırdım. 2 Saatlik program boyunca evlatlarından şikayet ettiler, ağladılar. En son ben sordum.

-Siz hep evlatlarınızdan şikayet ettiniz. Peki siz nasıl bir evlat yetiştirdiniz, ne verdiniz de olmadı? Hiç ses çıkarmadılar.

-Eğer çocukları televizyona, internete, sokağa teslim edersek,

-Karnını doyurur, beynini doyurmazsak,

-Sağlam bir inanç vermezsek,

-İnsanlık öğretmezsek, elbette çocuklar istenilen şekilde olmayacaktır.

Yıllarca Fransa’da hocalık yapmış bir profesörümüz hep gençlerin fotoğrafını çekmiş, filme almış. Türkiye’ye gelince Türk gençlerine gösterecek işte Fransız gençliği ‘’Bu‘’ diyecek.

Yurda döndükten sonra mezun olduğu Fakülteye filmleri götürmüş, kapıdan girmiş, bahçeye geçmiş, binanın içinde dolaşmış geri dönmüş. Filmleri, fotoğrafları çöp sepetine atmış, evine dönmüş.

İyi Evlat İyi İnsan Nasıl Yetişir?

Soruyoruz ne olacaksın? Cevap:

-Doktor, avukat, mühendis… vs.

-İyi insan iyi vatandaş olacağım, cennetlik olacağım diyen yok.

Adam bir haftalık yorgunluktan sonra Pazar sabahı gazetesini almış, televizyonun karşısına geçmiş, çayını yanına almış yorgunluk atacak. 

Oğlu gelmiş : ’’Babacığım söz vermiştin hani beni parka götürecektin’’ deyince, ondan eyvah çekip atlatmak için çare aramaya başlamış. Elindeki gazetede tam sayfa dünya haritası görmüş parçalamış çocuğa demiş ki;

-Bu haritayı hatasız düzeltirsen seni parka götüreceğim (Nasıl olsa yapamaz) deyip rahatlamış yerine oturmuş.

Çocuk biraz sonra düzelttim baba diyerek çıka gelmiş. Adamın keyfi kaçmış. Bakmış doğru. Sormuş;

-Nasıl oldu bu iş?

-Haritanın arkasında adam resmi vardı. O adamı düzelttim.

Dünya da düzeldi.

Eğer insanı düzeltirsek dünya düzelir.

Hayırlı evlat için: Her şey eş seçimi ile başlar. ‘’İşini, aşını, eşini bil. Eşin iyi çıkarsa mutlu olursun, iyi çıkmazsa filozof olursun ‘’ demişler.

-Meşru nişan düğün yapılacak

-Besmele ile yatılıp kalkılacak. Besmelesiz ilişkiye şeytan ortak olur.

-Ana karnında Ananın yediği içtiği, dinlediği müzik, okuduğu şeyler, duygu düşünceler çocuğa yansır.

– Abdestli emzirmek, besmele ile yatırıp kaldırmak.

-Helal gıda. Çocuğa helalinde haramında yansıması olur. Atalarımız: Haram yiyenin haramı evladı olur der: ‘’Dede koruk yemiş torununun dişi uyuşmuş ‘’ derler.

Haram süt emen çocuk kötülüğe meyleder.

Şeyh Vefa HZ‘lerinin bir oğlu vardır. İstanbul da su dağıtanlarını su tulumlarını deler zevkle seyredermiş, bir ara söyleyememişler nihayet durumu Şeyh Vefaya anlatmışlar. Şaşmış kalmış. Hanımına sormuş bunda bir yanlışlık var demiş o da bir şey hatırlayamamış. Gece hanımın aklına şu olay gelmiş, hamileyken fakir komşumuzun evine gitmiştim, masada bir tek portakal duruyordu, isteyemezdim örgü şişini o görmeden batırıp emdim. Şeyh vefa tamam portakala batırılan şiş, tulumlara batırılan şiş olmuş’’ demiş.

Isırdığı elmanın peşine düşen babadan Ebu Hanife Hz leri dünyaya gelmiştir.

Süte su katmayan Allah damı görmüyor diyen kızdan Ömer bin Abdulaziz gibi Aziz bir insan dünyaya gelmiştir.

Çocuk yetiştirme üzerine konferans veren prof. bir ana ; “5 yaşında çocuğum var onu ne zaman terbiye edeyim” diye soruyor. Prof:

-Beş yıl gecikmişsiniz cevabını vermiş.

  • Çocuk emanettir. Allah onun hesabını anadan babadan soracaktır.
  • Kur’an da ‘’emanete hainlik etmeyin (Enfal:27 )

-‘’Mallarınız, çocuklarınız Allah’ı anmaktan sizi alıkoymasın’’( Münafıkın:9)

  • Peygamber (as) : ”Hepiniz çobansınız güttüğünüz sürüden sorulacaksınız.” demiştir.

İyi örnek olunacaktır.

-Din eğitimi verilecek; İlk öğrendiği Lailahe illallah olsun. Yedi yaşında namazı öğretin.

-Peygamberimiz Hz Ali ile Fatıma’nın sabah kapısını çalar kalkmıyor musun, der. Onları kaldırınca:

Ramazanda 7 yaşıma girmemiş torunum her gün niyetleniyor, oruç tutuyor. Zayıf olduğu için oğluma dedim ki; Biraz gevşetsen ‘’deyince’’ bana:

-Sen bizi sıkı tutmasaydın biz böyle mi olurduk baba: dedi;

-Dinlerini öğrenmek için Peygamberimize bir heyet gelir 20 gün kadar kalırlar. Peygamberimiz onlara; -‘’Şimdi gidin çocuklarınıza dinlerini öğretin’’ der.

Kur’an’da: ’’Yakacağı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden çocuklarınızı koruyun’’ (Tahrim:6)

Aileler nasıl koruyacak? Evladını dini hayatın içine çekecek.

-Namaz kılarken haydi bakalım diyecek

-Kur’an öğretecek, okumasını sağlayacak

-Kitap okuma saati belirleyecek. Sıra sıra filler kalkacak meal, Hadis ve ilmihal kitapları konacak.

ÇARE;

-En etkili şey dualarınız olacak

-Din eğitimi alacak, din kadar insan üzerinde etkili bir güç yoktur.  

Kur’an ne diyor:’’ Namaz kötülüklerden alıkor’’. Peygambere namaza devam eden bir gençten şikayet ediyorlar. Peygamber onlara; ’’O namaz onu kötülüklerden alıkoyacaktır’’. Diyor. Kısa zaman sonra düzeldiği haberi geliyor.

Peygamber (as):

Korunmaları için gençlerin evlendirilmesini değilse gençlerin oruç tutmasını tavsiye ediyor. Geçen bir haber okudum bir türlü uyuşturucuyu bırakamayanın oruçla kurtulduğunu yazıyordu.

  -İyi model olmak, Peygamberimiz. ’’Söyleme, yap’’ demiştir. Bu onun metodudur.

SONUÇ;  

Bir fidanı iyi bir toprağa dikerseniz, zamanında aşı yaparsanız. Sular, budar, iyi bakarsanız, iyi meyve alırsınız.

Hayırlı evlat dünya ve ahirette sigortadır.

Bir evlat ahirette ya cennetimiz ya da cehennemimiz olacaktır.

Evlat ya sadakai cariye ya da pişmanlık vesilesi olacaktır. Ya Rahmet okur ya da lanet.

Yol, Hz Muhammet’in yoludur. Ne mutlu “Rabbim Allah,

Peygamberim Muhammed, dinim İslam” diyene! Hayırlı evlat yetiştirene! 

Allah’ın selamı, ihsanı, ikramı üzerinize olsun.

Rabbim, bize hayırlı evlatlar yetiştirmek nasip et.

Evlatlarımızı, gençliğimizi şerden bütün şerlilerden kurulu tuzaklardan insan şerrinden, şeytanın şerrinden koru!

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir