DİN LÜZUMSUZ ADDEDİLİYOR

Bugün genç nesil, ruh ve beden dengesini kuramadığı için, dengesizdir, ruh sağlığı bozuktur. Bunun için her türlü tahribata da açıktır.

Genci, yıllardan beri manevî gıdadan mahrum ederek bizi can evimizden vurdular. Halbuki insanlık üzerinde dinden daha etkili bir güç yoktur. İnsanın maddî yönü ile beraber ruhu da vardır, acıkan karnı gibi beyni de doymak ister.  

Gençliğin eksikliğini, biz tamamlamayınca, misyonerler tamamlıyor. Kulağına küpe, boynuna haç takan gencin ana babası feryat ediyor: “Keşke dindar yetiştirseydim” çocuğu bakmıyor, hatta dövüyor. “Keşke Allah’ını peygamberini öğretseydim” diyor.

Gencin beyni doymayınca ateist olmaktan korkmuyor. Kötü alışkanlık edinmekten çekinmiyor.

Bugün genci felakete sürükleyen alkolü, kumarı, uyuşturucuyu, fuhşu, dinden başka yasaklayan şey var mı? Din, güzel şeyleri emreder, kötü şeyleri yasaklar. Maddî cezalar insanları korkutmuyor artık. İnsanı zabdetmek için din lazımdır.

Bugün genci, kendinden evinden, gerçeklerden kaçıran manevî boşluktur. Din, hayatın dışına itilemez. Çünkü dinin yerini dolduracak başka bir güç yoktur. Dini yok sayarsak, manevî sıkıntılardan kurtulamayız.  

Dengeli bir nesil ve faydalı insanlar yetiştirmek istersek, bilelim ki, manevî gelişme çok önemlidir. Dinden, dindardan zarar gelmez. Atalarımız: “Kork Allah’tan korkmayandan” demişlerdir.

Malımızı, paramızı, arabamızı düşündüğümüz kadar çocuğumuzu düşünmüyoruz. Malımızı sokakta unutmuyoruz, ama çocuğumuzu unutuyoruz.

“Bırakalım gençleri hayal ettikleri gibi yaşasınlar” zihniyeti, ahlâkî ve sosyal çöküntüye neden oluyor.

Maddî kaybımız ne kadar küçük olursa olsun, çok hassas davranıyoruz. Çeşme damlasa, hemen çaresine bakıyoruz. Manevî kayıplarımıza aldırmıyoruz.

Allah’a inandıramadığımız için genç, ateist oluyor veya ilahlara tapıyor veya şeytana tapıyor. Yani sakat yollara gidiyor. Üzüleceği ve yakınlarını üzeceği işler yapıyor. En çok cinle, şeytanla, ruhla uğraşıyor.  

Günde 3 öğün sofra kurup karnını doyurduğumuz gencin beynini doyurmayınca problem çıkıyor. Biz gencin boşluğunu doldurmazsak başkaları doldurmak için hazır bekliyor.

Ateistler var, misyonerler var, dış kaynaklı, İslâm dışı sapık güçler var.

Din eğitimi olmayınca genç, doğru ile yanlışı ayırt edemiyor. İnanç boşluğu, yanlış akımlara kapılmasına neden oluyor. Cinsel yönden ve inanç yönünden sapıtıyor.

Yaşlarına uygun eğitimle sahip çıkılmalıdır. Yoksa çocuk boşluğa düşüyor.

En önemli hususlardan biri de ibadet alışkanlığı kazandırmalıyız. Genci dini hayatın içine çekmeliyiz. Yoksa kimsenin şikayet etmeye hakkı olmayacaktır.

Çocukları ve gençleri yetiştirmek insana büyük haz verecek ve öldükten sonra da sadaka –i cariye olacaktır.

İnsan, maddî ve manevî varlığı, hayatının anlamı bakımından diğer canlılardan farklı bir varlıktır. Diğer canlılardan ihtiyaçları da farklıdır. İhtiyacının karşılanmaması halinde iç dünyasında fırtınalar kopar. Bu dış dünyasına da etkiler.

Günümüz insanının bunalımlarının sebebi ruhsal bozukluklardır. Ne kadar sosyolojik, psikolojik problemler varsa hepsinin kaynağı, ruhi doyumsuzluk ve manevî tatminsizliktir. Çünkü karınlarla beraber beyinler de doyurulmamıştır.

Din insan için vazgeçilmez değerler topluluğudur. Bunun için insanlık tarih boyunca manevî arayışın içinde olmuştur. Kendilerine din gönderilmeyen toplulukların kendi tanrılarını kendi elleriyle yapmaları düşündürücüdür.  

Genç nesli bunalımlardan kurtarabilmek için gerçek anlamda dini ihtiyacın karşılanması lazımdır. Ailelerdeki, okullardaki dini eğitimin noksanlığı toplumumuz için hep üzüntü kaynağı olmuştur. Yani milletimiz din eğitimi görmemiş kimselerin acısını ağır ödemiştir.

Din, insanı insana bağlar. İnsanı hayata bağlar. İnsan için teselli kaynağıdır. Karamsarlık ve ümitsizliğe yer verilmez. Huzurun, başarının sırrıdır. İnanan bir insan, eline geçen kötü fırsatları değerlendirmeye kalkışmaz.

Peygamberimiz bir çok hadislerinde çocukların sevilmesini, eğitilmesini emretmiş, çocuk terbiyesine büyük önem vermiştir. Şöyle buyurur:  

“Çocuk yedi yaşına elince namazı emrediniz, on yaşına geldikleri halde kılmak istemezlerse onları dayakla korkutun”

“Çocuklarınıza ikram ediniz, terbiyelerini de en güzel şekilde yapınız”

“Kendisine dua edecek salih evlat bırakan kimsenin amel defteri kapanmaz.”

“İnsanın cennette dereceleri yükseltilir de, o kendisi için nereden geldi der. Ona bu senin çocuğunun senin için mağfiret ve bağış dilemesi sebebiyledir, denir.”

“Her kim iki kız çocuğunu ergenlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse kıyamet günü ben ve o şöyle yan yana olacağız, buyurarak parmaklarını birleştirir.”

“Kim üç kız çocuğunu himaye edip büyütür; güzelce terbiye eder, evlendirir ve onlara lütuf ve iyiliklerini devam ettirirse o kimse cennetliktir.”

“Kim kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya uğrarsa onlara iyi bakarsa, çocuklar onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar.”

Şu anda din eğitimi kişinin, ailenin problemi olmaktan çıkmıştır. Toplumun problemi haline gelmiştir. Bunun için din eğitimi ailelerde okullarımızda ve yaygın eğitimin bütün araçlarında ciddi bir şekilde ele alınmalıdır. Aksi halde problem büyüyecektir. Şikayetler artacaktır. En önemlisi de insanımızın ihtiyacı olan dini bilgi ve dini duygu çeşitli güçler ve çeşitli kaynaklardan doldurmaya çalışacaktır. Korsan eğitim yapılacaktır. Din daha çok istismar edilecek, insanımız gurup taassubu içinde bölünüp düşman edilecektir.

Dinin Lüzumu:

Din eğitiminin insan ve toplum hayatında özel bir yeri vardır. Düzenli dengeli bir insan ancak din eğitimi ile yetişir.

Tarih boyunca insan dine yabancı değildir. Görülmüştür ki, nerede bir insan varsa orada bir din, bir inanç vardır. Onun için din insan hayatında lüzumu inkar edilemeyecek ihtiyaçlardandır.

İnsanın ödev ve sorumluluklarını yerine getirmesi, hak, hukuk, haram, helâl ölçülerinin anlam kazanması dine, inanca bağlıdır. Dine inanmayanların kendine, ailesine, içinde yaşadığı topluma karşı görevini aksattığı görülmüştür. Ayrıca bir insanın devletine, milletine ve vatanına sahip çıkması inanıp inanmamasına bağlıdır.

Tarihteki zaferlerimizin sırları, dinimizin emrettiği vatana bağılılıktan, şehitlik gazilik inancımızdan kaynaklanmıştır.

Dinimizin millet hayatındaki yeri ve önemi iyi bilindiğinden düşmanlarımızın tarih boyunca temel politikası, manevî yıkım olmuştur. Geleceğimiz açısından düşmanın saldırdığına sarılırsak kârlı çıkan biz oluruz.

Dinin Kazandırdıkları:

Dinimiz tarih boyunca ıslahat müessesesi olmuştur. İnsanlığı misli görülmemiş bataklıktan kurtarmıştır.  

Bütün iyiliklerin kaynağı inanç, bütün kötülüklerin kaynağı da inançsızlıktır. Çünkü dinimiz insanlığın faydasına olan şeyleri emrederken, insanlığın zararına olan her kötülüğü de yasaklamıştır.

İnançsız, insanları sadece maddî müeyyidelerle birbirine bağlamak aralarında güven ve huzuru gerçekleştirmek, dayanışma ve kardeşliği sağlamak mümkün değildir.

Allah’ın kendisini yaptığı iyilikler karşılığında mükafatlandıracağını, yaptığı her kötülük karşılığında cezalandıracağına inanmayan, iyi ve faydalı işler yapamaz.

Çıkarına uygun kötülükleri yapmaktan kendini alıkoyamaz. Dinimiz insanı daima iyiliğe sevk eder, kötülüklerden uzaklaştırır.  

Bugüne kadar dinimiz sayesinde bozulup yok olmaktan kurtulduk, inancımız millî ve manevî varlığımızın biricik teminatı olmuştur.

Başka ülkelerde okudukça insanlar dindarlaşıyor. Bizde ise okudukça dinsizleşiliyor. Bunda bir terslik var. Çocukken dindar, üniversitede ateist. Demek ki ilim bir işe yaramamış, okullar bir şey vermemiş. Birçoklarında din duygusu, dini düşününce var fakat dini davranış yok.  

Bilhassa kızlarımız daha az dindar. Bunun da nedeni din hizmetleri daha çok erkeklere yönelik yapılmasındandır. Bunu için de kız çocuklarımız üzerinde daha çok durmak gerektiği ortaya çıkıyor.

Dini gençlere nasıl anlatabiliriz?

Bir şey ne kadar güzel, ne kadar hak olursa olsun, usulüne uygun bir biçimde anlatılamazsa, olumlu netice vermez hatta zararı bile olur, ters tepki yapar. Bazı dindar ailelerin çocuklarının dinden soğuk olmasının nedeni İslâm’ın güzel bir şekilde sunulmamış olmasıdır.

  • Hidayet Allah’tandır. Zorla güzellik olmaz. Baskı dayak dinden uzaklaştırır.
  • Gencin iyi bir arkadaş ortamı edinmesi, işi kolaylaştıracaktır.
  • Evde iyi bir örnek olması, beraber sevdirerek yaşanması, genci dine ısındıracaktır.  
  • Gencin yaşına uygun, anlayabileceği bir tarzda sunmanın önemi büyüktür.
  • Güzel kitaplar, yüz akı gazete, dergi ve kanallarla destek sağlanmalıdır.
  • Gence bir şeyler verirken güzel insanlar örnek gösterilmelidir.  
  • En önemlisi, aile içinde beraber gerçekleştirilecek yaşantıdır.
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir