Coğrafya İlmi
Harezmi, Kaşgarlı Mahmut, Piri Reis, Evliya Çelebi, Katip Çelebi coğrafya sahasında isim yapmış Müslüman Türk alimleridir.
Harezmi, Süret-ül Arz adlı eseri ile, Ali bin Abdurrahman Acaibül Mahlukat-ı ile, XI. Yüzyılda Kaşgarlı Mahmut, Divan-i Lugat-it Türl adlı eserinin sonuna ilave ettiği Türk cihan haritası ile, Piri Reis çizdiği iki dünya haritası ile coğrafya ilminin temellerini atmış, haritacılığın gelişmesine en büyük katkıyı yapmışlardır. Bugün en güzel harita yapma sisteminin Türklerde ve Türkiye’de oluşu, Türklerin coğrafya ilminde ne derece ileri gittiklerini gösterir.
Bugüne kadar Türkler tarafından çizilmiş haritalar bütün dünya otoritelerinin dikkatini çekecek kadar doğruluk ve mükemmelliktedir.
a) Dünya hakkındaki görüşler :
Kopernik’in güneşin merkez olup dünyanın ve gezegenlerin güneş etrafında döndüğünü, dünyanın yuvarlaklığını söyleyen ilk insan olduğu doğru değildir. Olsa olsa ancak Batı için doğru olabilir.
Galile (1564-1642) XVII. Yüzyılda “dünya dönüyor” dediği için kilise tarafından cezalandırılınca “Zannederim ki, bu dünyada cehlin ilme karşı duyduğu kin ve nefretten daha feci bir kin ve nefret yoktur” demesi Avrupa’nın ne durumda olduğunu ifade eden en güzel delildir. “İslam bilginlerinden Biruni (973-1051) dünyanın yuvarlaklığını hiç tereddüt etmeden kabul ederek, her şeyi arzın merkezine çeken yer çekim kuvvetini tespit etti. Dünyanın hergün kendi mihveri ve her yıl güneş etrafında döndüğünü ispatladı. Bundan altı asır sonra Galile dünyanın döndüğünü söylemiştir.” (1)
İslam dünyasında ilim ve hür düşüncenin geliştiği çağlarda Hıristiyan Batı cehaletin karanlığı ve tassubu içindeydi. 16. yüzyılda yaşayan Kopernik, Müslüman Türk alimlerinin eserlerinden ve fikirlerinden istifade ederek elde ettiği bilgileri kilisenin taassubundan korkarak ölünceye kadar sır olarak saklamıştır. Yazdığı eserin ölümünden sonra yayınlanmasını istemiştir. Ölümünden sonra yayınlanan kitabı 18. yüzyıla kadar kilisenin yasakladığı kitaplardan biri oldu.
Biruni, dünyanın büyük şehirleri için yapılmış enlem-boylam levhalarını neşretmiş, dünyanın yuvarlaklığını, hem kendi hem de güneş etrafında döndüğünü kopernik ve diğer batılı bilginlerden asırlar önce açıklamıştır. Bu fikri ortaya attığı zaman bazı kimselerin “Dünya dönüyorsa kayaların, ağaçların fırlaması gerekmez mi ? ” sorularını yerçekimi kuvveti ile cevap vermiş ve yerçekimini ispatlamıştır.
Biruni, Gazneli Mahmud’a güneşin aylarca batmadığı bir bölgeyi görmüş olduğunu söyleyip darıltmıştı. Razi, bu hadiseyi izah ederek Sultanı ikna etti.
Bugüne kadar okullarımızda gençlere okuttuğumuz tarih kitaplarında şöyle deniliyordu : “Kopernik (1473-1543) dünyanın yuvarlaklığını ispat etmiş, güneş sistemi hakkında teoriyi ileri sürüp bu husustaki ortaçağ zihniyetini yıkmıştır.”
b) Dünyanın yuvarlaklığı ve dönmesi :
Bugün hala İslam’dan habersiz olan bazı kimselerin İslam inancına göre dünyanın düz kabul edildiği ve öküzün üzerinde durduğu sözleri ancak bilgisizliğin eseridir.
Dünyanın yuvarlaklığını İslam ve İslam bilginleri ortaya koymuştur. Öküzün üzerinde durduğuna gelince : İslam tarihinde şöyle bir olay olmuştur. Bir gün bir zat Peygamber Efendimize gelerek :
- Şu anda dünya nerededir, diye sormuş ve şu cevabı almıştır :
- Öküzün üzerindedir.
Buradaki öküz boğa burcudur. Burçlar, gökyüzünde sabit oniki takım yıldızdır. Dünyamız hareket ederken her ay bunlardan geçer. Bu soru Peygamberimize sorulduğu zaman dünyamızın boğa burcunun üzerinde olduğu hesaplanmıştır. Peygamberimizin ulu-orta söz söylemesi düşünülemez. Çünkü Peygamberimiz diğer konularda olduğu gibi bu konuda da bilgisiz değildi.
Peygamberimizin oğlu İbrahim vefat ettiği gün güneş tutulmuştu. Halk bu olayı İbrahim’in ölümü ile izaha çalışıyordu. Peygamberimiz onlara şu cevabı verdi :
– Güneş ile ay Allah’ın büyüklüğüne delalet eden alametlerden iki alamettir. Onlar ne bir kimsenin ölümü, ne de yaşaması ile tutulurlar.” Bu konuda Kur’an’da şöyle buyrulur :
“Güneş kendi mihveri etrafında belirli bir vakit için hareket eder. Ayın da hareketine menziller (Miktarlar) takdir ettik, Ne güneşin aya yetişip çatması mümkün olur, ne de gece gündüzü geçer. Hepsi (güneş,ay,yıldızlar) bir felekte yüzerler, devirlerini tamamlarlar.” (2)
“Biz yeri bir beşik, dağları birer kazık yapmadık mı ?” (3)
“Sen dağları görür, onları yerinde durur sanırsın.Halbuki onlar bulutlar gibi geçer giderler.” (4)
Bilgileri Kur’an’a ve Hadislere dayanan İslam bilginleri, Avrupa’dan asırlarca önce dünyanın yuvarlak olduğunu, hem kendi hem güneş etrafında döndüğünü ispat etmişlerdir. Mesela bunlardan Gazali (Ölm.1111) : “Ay tutulması, dünyanın ay ile güneş arasına girmesinden ileri gelir. Çünkü ay ışığını güneşten alır. Dünya yuvarlaktır. Gök her taraftan onu kuşatmıştır. Eğer ay, dünyanın gölgesine düşerse güneşin ışığını alamaz. Güneş tutulması da ayın, güneşe bakanla güneş arasına girmesinden ibarettir.” (5)
Muhyid’din-l Arabi de : “Allah dünyayı küre halinde yarattı. Dünya küre şeklindedir. Ve ekseni etrafında dönmektedir. Bu dönüşünde gece gündüz meydana gelir.” (6)
İslamiyet’ten önce Türklerde dünyanın döndüğüne inanılırdı. “Eski Türk mitolojisine göre dünya dönüyordu. Dünyanın bu dönüşü, hem kendi hem de kutup yıldızı ekseninde meydana geliyordu.” (7) Bu inanç Türklerin Müslüman olmasından sonra kuvvetlendi ve gelişti. Dünyanın çevresini bugünkü ölçülere en yakın (24 Mil) olarak bulanlar Şakiroğulları adında üç Müslüman Türktür.
Dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü Avrupalılar Müslümanlardan öğrendi.
Kristof Kolomb, Galile dünya hakkındaki bilgilerine Müslüman Türklere borçludur.
“Müslümanların dünyanın yuvarlaklığına dair Coğrafi bilgileri Avrupa’ya intikal etmesi idi
Colomb Hindistan’a garptan dolaşarak varmayı düşünemez ve Amerika’yı keşfedemezdi.” (8) Avrupa’da taassup devam ederken Osmanlı Türklerinde ilmin zirveye tırmandığını görüyoruz. “Murat III. Zamanında Mahmut bin Ali Sipahi-Zade’nin (ölm.1588) Evzab-ül
Mesalik ilk Marifet –il Memalik adıyla önce Arapça sonra Sadrazam Mehmet Paşanın emriyle Türkçe yazdığı eser dikkate değer, Önsözde yeryüzünün küre biçiminde olduğunu anlatır, sonraki bölümlerde denizler, gözler, ırmaklar, dağlar ve şehirlerden bahseder. Küre biçiminde olan dünyanın önce suyla kaplıyken, sonradan ancak yüksek yerlerin suyun dışında kalarak karaları meydana getirdiğini yazar.” (9)
- Will Durant, Historie de La civilisation L’age de la Foi,C.1,S.313
- Yasin Suresi : 38-39-40
- Nebe suresi : 6-7
- Neml Suresi : 88
- Gazali, Tehafutu’l Futuhat
- Muhyid-din’l Arabi, Futuhat
- Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, C.2.S.186-191
- Prof. Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, C.2,S.199
- A.Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, S.83-84