ÇOCUKLARIMIZI NASIL YETİŞTİRELİM?
Ana – babanın görevi, çocuğu dünyaya getirmekle bitmez. Esas görev ondan sonra başlar.
Bugün bir çok aile, çocuklarını, giyimini, yeme içmesi ve harçlığı dışında unutmuştur. Sırtı pek, karnı tok mu tamam. Onun karnı toksa, beyni ile ilgilenilmemektedir. Halbuki karnı ile beraber beyni de doyacaktır. Maddi ihtiyacı kadar, manevi ihtiyacı da vardır. Gelişmesi vardır, korunması vardır.
Unutmayalım, çocuklarımız, imtihan vesilesidir. Allah’ın bize emanetidir. Onları en iyi şekilde yetiştirmeliyiz ki, dünyada el beğensin, ölünce de yer beğensin.
İyi evlat yetiştirmek, ana baba için sadaka –i cariyedir. Onun için evlat ana babanın ya cenneti ya da cehennemidir, denmiştir.
Evlat iyi yetiştirmeli, ana baba için pişmanlık vesilesi olmamalı, yüz akı olmalıdır.
Sevdiğimiz, uğrunda hayatımızı verdiğimiz yavrularımız dikkat etmezsek helakımıza sebep olacaktır.
Cahiliye devrinde analar babalar, kız çocuklarını gömüyor, evlat katili oluyordu, diye kınıyoruz. Ya şimdi bazı ana babalar evlatlarını yetiştirmemekle hem dünyasını hem de ahretini mahvederek evlat katili olmuyor mu?
Sonra yetiştirilmemiş evladın ilk acısını ana baba çeker.
Diğer taraftan ilgilenmediğimiz, Türk ve Müslüman kimlikli yetiştirmediğimiz çocuklarımızı çöplüğe atıverirsek, sokaklarda kaybediverirsek, onları başkaları sahip çıkıyor. Misyonerler, ateistler, satanistler, yabancı ideolojilerin uşakları, insan tüccarları, mafyalar, çeteler, uyuşturucu tacirleri bekleşip duruyor.
Atalarımız: “Ağaç yaşken eğilir”, “Demir tavında dövülür” demiş. Biz de zamanında çocuklarımıza sahip çıkalım ki, istenmeyen evlat durumuna düşmesin, elaleme de maskara olmasın.
“Bir köpek, bir bebek” diyerek çocuklarımızı köpek seviyesine indirmişiz, yavrularımız, istenmeyen varlıklar haline gelmiş.
Ahlat armuduna aşı yapılınca ne güzel armut verir..
Bir tencere çalkalanıp duran sütü, bir kaşık yoğurt nasıl durultur…
Hz. Peygamber; “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye, bağış yapmış olamaz.” (Tirmizi Birr: 33) buyurmuştur.
Yetiştirilmemiş çocuk problemli çocuk olarak topluma salınmış olur ki, her yaptığından ana baba sorumludur.
Çocuklar, ailelerin ve toplumların geleceğe uzanan biricik teminatıdır. Ailelerin ve toplumların geleceğe ümitle bakabilmeleri, yetiştirecekleri yeni nesle bağlıdır.
Yeni nesli iyi yetiştirmeyen, geleceğin emanetlerini ehil ellere teslim etmeyen aileler ve milletler parçalanıp yok olmaya mahkumdur.
Bu gerçeği bilen insanlar olarak, acaba nasıl bir çocuk yetiştirmeye çalışıyoruz? Bizi kahredecek bir nesil mi? Yüz akımız olacak, yüzümüzü güldürecek bir nesil mi? Ayrıca bugünkü çocuklar yarın bize beddua mı edecek, rahmet mi okuyacak?
Acaba bunun hesabını yapıyor muyuz?
Bazılarımız “Ozon tabakası delindi, deliniyor mahvolacağız” diyor. Bazılarımız ormanlarımız gidiyor. Bazıları kelaynak kuşlarının nesli bitti bitiyor. Bazıları kaplumbağaların nesli tükeniyor diye feryat ediyor. Bazıları laiklik elden gidiyor diye çıldıracak. Bazıları çevre kirliliği diye tutturmuş gidiyor. İnsanımız gidiyor, gençliğimiz gidiyor yeni nesil kirleniyor, aldıran yok.
Para kazanmak her şeyin önünde. Aileler para kazanalım derken yavrularını unutuyor.
Önce insan gelmeli. Bazıları gururla sokaklarda, parklara sanki en önemli vazife imiş gibi köpek gezdiriyor. Bu insan belki Allah’a kulluk yapmıyor, Allah’ın kullarına bu kadar hizmet etmiyor. Aç insanlar ölüyor, hastalar tedavi göremiyor, çağdaşlık iddiasında bulunan bir insan, vaktini, ömrünü ve parasını köpeğe harcıyor.
Eskiden biri birine beddua ederken “parası köpek parası olsun” diye beddua ederdi.
Bu bölümde eziyetle dünyaya getirdiğimiz, nice zahmetlerle büyüttüğümüz çocuklarımızın eğitiminden bahsedeceğiz.