ÇİRKİN BENZEŞME
Noel, hristiyanların İsa (a.s.)’ın doğum günü olarak kabul ettiği ve kutladıkları bayramlarıdır. Bizim peygamberimizin doğumu ile veya diğer dini bayramlarımızla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Her türlü rezaletin yapıldığı bir eğlence haline getirilmiştir.
İsa peygamberle de ve O’nun getirdikleri ile de uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Ne yazık ki, kimliğini, kişiliğini, kültürünü ve inancını kaybetmiş adı Müslüman kimselerde adeta hıristiyanlar gibi, hatta bazıları, hıristiyandan da yaman yılbaşı eğlenceleri ile iç içe olmuştur.
Ne gariptir ki, kötülükleri yok etmek için gönderilen bir Peygamber’in doğum günü çılgınca, taşkınlıklar yaparak içki, kumar, zina ile kutlanıyor.
Bir Müslümanın bu eğlencelere katılması, milli, ahlaki ve dini açıdan ciddi bir olaydır.
Her yıl yapılan açıklamalara rağmen, bir Müslüman, bir Hıristiyan gibi davranıyorsa, imanını gözden geçirmelidir. Çünkü yılbaşı kutlamaları yıkımdır. Yozlaşmadır. Bizi Maddi manevi varlığımızdan koparmadır. Sonuçta bir hıristiyana benzemektir.
YILBAŞI TAKVİMİM BAŞLANGICIDIR
Bizim için yılbaşının takvim başlangıcı olmaktan başka bir önemi yoktur. Yılbaşı gecesi, bir yıl bitmiş, yani ömürden bir yıl kaybedilmiş, yeni bir yıl başlamıştır. Burada kaybedilen bir yıl için, çılgınca eğlenmeyi, hata üstüne hata yapmayı gerektirecek bir durum yoktur.
Geride bırakılan bir yılın hesabını kitabını yapacağımız yerde, günah işlemek akıl karı değildir. Milletimiz için tarihi, kültürel, dini ve sosyal yönden hiçbir anlamı olmayan, diğer gecelerden hiçbir farkı bulunmayan bu geceye büyük önem vermemiz, inançta, kültürde benliğimizden ne ölçüde koptuğumuzun göstergesi değil midir?
Bizim için bir yıl bitmiş yeni bir başlamıştır. Bir yılın muhasebesinin yapılacağı, yeni yıl içinde hesapların yapılacağı bir gece olmalıdır.
NE ZAMAN NASIL BAŞLADI?
Eskiden yılbaşı eğlencelerine yalnız Hristiyanlar ve azınlıklar katılırdı. Yılbaşı kutlamak yalnız onların âdetiydi. Türkler, İkinci Mahmut zamanında yozlaşma ve yabancılaşma hareketi ile bu kutlama hareketine katılmaya başladılar. 1829’da İngiliz sefiri Sir Stratford Caning, Haliç’te bir İngiliz gemisinde eğlence tertip etmiş ve bazı devlet yetkililerini davet etmiştir. Yatsı namazından sonra sandallarla gemiye gelinmiş, geç vakitlerde kadar yenmiş içilmiş, eğlenilmiştir. Bu olay, bugün Türk sosyal hayatında hastalık haline gelmiştir.
Eskiden sıkça duyduğumuz, tepki göstermek için söylediğimiz “Müslüman Mahallesi’nde salyangoz satılmaz” sözü bugün anlamını yitirmiş durumdadır. Çünkü Hristiyan adetleri hiçbir engel görmüyor, yadırganmıyor. Şu anda misyoner gayretleri ve televizyon yayınları ile yabancı adetler köylerimize kadar girmiştir. Bu gece özel yayınlar hazırlanır, ertesi gün tatil edilirse, elbette birçok şey kendiliğinden meşrulaşacak ve gayri meşruluğa zemin hazırlanmış olacaktır. 1 Ocak tatili nereden çıktı?
Yılbaşı için 1935 yılında başbakan İnönü 31 Aralık öğleden sonra ve 1 Ocak günlerini tatil kabul etmiştir.
KİMLİK BUNALIMI YAŞIYORUZ
Yaptıklarımız bize yakışmıyor. Bu gece, adeta Allah’a İsyan gecesi ilan edilmektedir. Nice aileler çoluk çocuğunun rızkını hindi, bilet, içki almakta ve kumar oynamaktadır. Yani, yeni yıla sarhoş ve kumarbaz olarak girmektedir. Bu durum insan onuruna yakışmayan, insan hayatının amacına uygun düşmeyen bir durumdur.
Anlayışa göre bu gece her şey serbesttir, her rezalet rahatlıkla hatta koruma altında yapılmaktadır. 364 günün hasılatını, 364 günün sağladığı disiplini bu gece alıp götürmektedir, Kişilerde, ailelerde ve toplumda tamiri mümkün olmayan yaralar açılmaktadır.
Düşünelim, geçen yılbaşı ne kazandık? Bu yılbaşı ne kazanacağız? Büyük küçük devirdiğimiz çamlar gene mi şuursuzca devrilecek? Eşler karıştırılıp yapılan danslar tekrar mı yapılacak? İnsanlar kendilerini bilmeyecek kadar içecek, ne yaptığının, ne kaybettiğini farkında olmayacaklar da görevliler onların arabalarını kullanacak, onları evlerine taşıyacak… Kendimize gelelim: Bu tür zevk ve eğlenceler ne Romalının ne de Roma’nın yüzünü güldürmüştür.
Aklımızı başımıza alalım. Geçen yılbaşılar nasıl bize bir şey kazandırmadıysa, insanın bu gece de bizim bir kazancımız olmayacaktır. Bu gece kazananlar, insanımıza tuzak hazırlayanlar olacaktır.
Yılbaşını sadece tüketim israf yönü ile değil, insanımız bilhassa yeni nesilde kültür ve kimlik erozyonu olarak değerlendirilmelidir.
Haçlı orduları, silahla giremediği yerlere misyoner orduları ile giriyor. Yılbaşı bahane…
Toplumda “kendin olma! başkası ol…” baskısı var. Başkaları kendileri ile övünürken biz başkası ile övünme hastalığına tutulduk.
Bizi maymun vari taklit içine soktular. Bu taklit ve benzeşme hastalığı kimlik, kişilik zaafımızdandır.
Taklit, bir müddet insanın dışını süsler ama insanın içini boşaltır.
Başkası olmak isteyenler sonra kendisi de olamazlar. Müslümanın başkalarını temsili ona yakışmaz. Allah Kur’an’da:
“Allah’tan korkun Müslüman olarak ölün.” (Al-i İmran: 102) diye emrediyor.
Peygamber (a.s.)’da: “Bir topluma benzeyen onlardandır.”
Buyurmuştur. (Tirtmizi İsti’zan: 7)
Şekli taklit, kalp ve ruh benzeşmesine götürür.
Kur’an’da: “Bir topluluk kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Rad: 11)
Müşriklere: “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiği zaman onlar “Hayır biz atalarımıza uyarız” dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler.
“Hidayet çağrısına kulak vermeyen kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler.” (Bakara: 170-171) Bu ayetler bize körü körüne taklit etmememiz için inmiştir. Düşmanı dost edinen onlara benzemeyi şeref addedenler içinde Allah:
“Onlar müminleri bırakıp kafirleri dost ediniyorlar. Onların yanında şeref ve izzet mi arıyorlar, oysa şeref ve izzet Allah’ın yanındadır.” (Nisa: 139)
Bu, Müslümanım diyenler için ciddi bir uyarıdır.
Biz taklit hastalığına tutulduğumuzdan beri çok şey kaybettik. Taklitten önce güçlüydük. İmanımız, ahlakımız güçlü idi. Dolayısıyla biz bizdik, huzurluyduk, düşman bizden korkardı. Taklitle bizi kendilerine benzettiler, iğdiş ettiler, benliğimizden uzaklaştırdılar. Bize frengi hastalığı bulaştırdılar.
Çirkin Benzeşme arzusundayız. Mesela yılbaşı denince akla ne geliyor. Hiç de iyi şeyler akla gelmiyor değil mi? Çılgın, anlamsız davranışlar,
- İçki, kumar, fuhuş,
- Hasta eden Piyango, Cinayet, kaza, israf gibi şeyler akla gelmiyor mu?
Bir Müslüman Hristiyan gibi yapmak zorunda mıdır? Onlara benzemek zorunda mıdır?
İslam ibadetlerde bile benzeşmeyi kabul etmez. Üç kerahet vaktinde namaz kılınmaz. Yahudilere benzememek için sadece 10 Muharrem oruç tutulmaz. Kafire şekli benzemeyi kabul etmez.
Yılbaşı gecesi, günah gecesidir. İşlenen günahları gecenin karanlığı örtemez.
Zamanla bize: Maddi, manevi varlığımızdan sıyrılıp batılı gibi olursak adam oluruz. Dediler. Batılı gibi Hristiyan olursak, bizde ilerleriz. Dediler. Din değiştirelim, kan değiştirelim, tohum getirelim diyen reziller oldu. Peygamber(a.s.) bu günlere işaret ederek:
- “Sizler başkalarının yoluna karış karış tıpatıp uyacaksınız. O derece ki onlar keler deliğine girse, siz de onlara uyarak sizde gireceksiniz! (Bir sahabi) Ya Resulallah Bunlar Yahudiler ve Hristiyanlar mı? diye sorunca Allah resulü:
- Onlardan başka kim olacak. Buyurur. (Müslim, Enbiya: 48) Bir uyarısında şöyledir:
Müşriklerle birlikte yaşamayınız. Onlarla oturup kalkmayınız. Kim onlarla birlikte yaşar ve oturup kalkarsa bizden değildir. Kim müşriklerle yaşarsa, onların ahlakı ile ahlaklanırsa, onlar gibi olur. (Tıbb-ı Nebevi Ans: 1/120)
Müslümanın başkalarına benzemesi asla tasvip edilemez. Müslüman, bir Hıristiyan gibi yılbaşı kutlayamaz, hediyeleşemez, onlar gibi eğlenemez. Onlar gibi hindi kesemez. Alkol alamaz. Diğer işlenen günahları işleyemez. Bunları yaparsa imanına zarar verir.
Hanefi alimlerine göre: diğer inançlarım gereği olan bayramlara ve eğlencelere katılan onlar gibi olur.
Fetavayi hindiye de: Başka dinden olanların bayramlarına katılan onların dininden olur denir. (11/276/277)
Dini kaynaklarda hediyeleşmek kutlamak da hoş görülmemiştir.
CENABI ALLAH MÜMİNLERİ UYARIYOR
“Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman onlar başka bir konuya geçinceye kadar, kâfirlerle beraber oturmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz.”
(Nisa: 140)
“Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa, o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez.” (Maide Suresi: 51)
“Kendi dinlerine uymadıkça Yahudi ve Hristiyanlar senden asla hoşnut olmayacaklardır…” (Bakara Suresi: 122)
“Ey inananlar kitap verilenlerin bir takımına uyarsanız, İnanmanızdan sonra sizi kafir olmaya çeviriler.” (Al-i İmran suresi: 100)
“Ey inananlar! Sizden olmayanı sırdaş edinmeyin, onlar sizi şaşırtmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların öfkesi ağızlarından taşmaktadır, kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür.” (Al-i İmran suresi: 118)
Müslümanım diyen herkes bu uyarılara kulak vermelidir. Kime uyacağını kimin peşinden geleceğini kimi dost kimi sırdaş edineceğini dikkat etmelidir. Zira dostunu düşmanını bilmeyenler, düşmanın vereceği zararlardan kendilerini koruyamazlar.
Müslümanların yılbaşı Peygamber (a.s.)’ın Mekke’den Medine’ye hicret ettiği bir muharremdir.
Hristiyan alemi bizim yılbaşımıza nasıl ilgi duymuyorsa, bir Müslümanın da her şeyi bir tarafa bırakıp Hristiyanların yılbaşına hiçbir şekilde kutlamamalıdır.
Miladi takvim, Hz. İsa’nın doğumunu esas almıştır. Müslümanların yılbaşı, Muharrem ayının birinci günüdür. Yani İslam Peygamberinin Mekke’den Medine’ye hicret olayını başlangıç kabul eder.
Peygamberimiz Mekke’den Medine’ye vardığında Yahudileri oruçlu görmüş, onlara sormuştur: Bu ne orucudur?
Onlar: Bugün mübarek bir gündür. Bugün Allah İsrailoğullarını Firavun’dan kurtarmıştır. Musa Peygamber bunun için Allah’a bugün de şükrünü arzetmiştir. Bunun için oruç tutarız cevabını vermişlerdir.
Bunun üzerine Peygamberimiz:
“Biz Musa peygambere saygı göstermeye sizden daha lâyığız” diyerek Yahudilere benzememek için onlara muhalif davranmıştır.
Bir örnek ve Yahudiler: Hiçbir zaman yabancıların adet ve ahlakını benimsememiş asla başkalarının temsilcisi olmamış, bütün şartlar altında yine Yahudi kalmış, vatanları olmadığı halde kültürüne ve dinine bağlılıkları sayesinde varlıklarını koymuşlardır.
Müslüman ülkesinde aşırı alkol tüketimi oluyor. Hiç içmeyen o gün alkol alıyor. Alkol, kazalara, sapıklıklara neden oluyor. Sabah, sarhoş Türkiye bir sürü zararla uyanıyor.
Yılbaşı gecesi gençlerimiz için alkol ve uyuşturucu tehlikesi var. İffet ve namusun kaybı tehlikesi var. Ana babaların çok uyanık olması gerekiyor.
Gençlerde, ömür boyu acı verecek bir hata işlemekten kaçınmalıdır.
Ey Müslüman!
Kim olduğunu unutacak kadar şuursuz olma! Sen bir Hıristiyan değilsin.
Yiyeceğin hindiyi, tavuğu önce veya sonra ye! Hıristiyanlaşmaya hayır de! Çocukların seni o gecede Müslüman görsün ve Müslüman kalsın. Dini ve ahlaki dokumuz zayıflamasın. Neslimiz bozulmasın.