CENAB-I ALLAH’IN HAKKI

Cenab-ı Allah’ın hakkı, hakların başında gelir. Bizi yaratan, yaşatan, her şeyi bizim faydamıza kılan O’dur. 

Kur’an’da: “İnsanı en güzel biçimde yarattık” diyor. 

Cenab-ı Allah insanı boşuna yaratmamıştır. 

Kur’an’da:

-“ Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah’ım benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl” (Ta-Ha:)

-“Kim beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.” (Ta-Ha:124) buyurur. 

Kulluk görevini yapıp kurtulanlar için de: 

– Onlar cennetler içindedir. Günahkarlara “Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? Uzaktan seslenirler”

Onlar: Biz namaz kılanlardan değildik, yoksulu doyurmuyorduk, sapıklarla beraberdik. Ceza gününü yalan sayıyorduk, sonunda bize “ölüm gelip çattı” derler. (Müddesir:40-14)

İnsan sorumlu bir varlıktır. Sorumluluklarının başında kendini yaratan, bolca nimetler veren Cenab-ı Allah’a karşı sorumludur. 

İnsan önce: Rabbine iman edecek, sonrada emirlerine uyacak, yasaklarından kaçınacaktır. 

Kur’an’da “Ayetlerden yüz çevirenden daha zalim kim olabilir?” buyruluyor. (Secde:22)

Mümin, Kur’an’a dört elle sarılmalıdır. Onu öğrenmeli, öğretmeli, okumalı ve ona bağlı bir hayat yaşamalıdır. 

Peygamber (as) “En hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir. 

“Kalbinde Kur’an’da bir şey olmayan kimse, harap bir ev gibidir” buyuruyor. 

Cenab-ı Allah da: “Kur’an’dan gafil olana şeyden musallat olur” buyuruyor. (Zuhruf:36)

Mümin, Kur’an’daki haramları haram, helalleri de helal bilmelidir. Kur’an’ın bir emrini inkâr insanı küfre götürür. 

Allah’a inanan bir insan, Allah hakkında hüsn-ü zan beslemelidir. Affına merhametine güvenmelidir. Allah’ın rahmetinden ümit var olurken, ümit kesmemelidir. 

Mümin gizli ve açık Allah’a şirk koşmaktan kaçınmalıdır. 

Hz. Peygambere soruluyor:

  • Allah’ın kulları üzerinde hakkı nedir?

Cevap veriyor:

  • O’na ibadet edip, hiçbir şeyi ortak koşmamak-

tır”

Peygamber (as) Muaz bin Cebel’i Yemen’e vali olarak gönderirken onunla arasında şöyle bir konuşma geçiyor. Muaz’a soruyor: 

  • Ey Muaz! Allah’ın kulları üzerindeki haklarını bilir misin? Muaz:
  • Allah Rasulü daha iyi bilir diyor. Allah Rasulü: 
  • Allah’ın kulları üzerindeki, hakkı, hiçbir şeyin ortak koşulmaması ve O’na ibadet edilmelidir” buyurur ve tekrar sorar:
  • Ey Muaz! Bunu yaptıkları takdirde kulların Allah üzerindeki hakkı nedir bilir misin?
  • Allah Rasulü daha iyi bilir cevabı üzerine 
  • Allah’ın onlara azap etmemesidir. Onları cennetine koymasıdır” buyuruyor. (Müslim, iman:49)

Kul yaptığı iyi şeylerin mükafatını görürken, uymadıklarının da cezasını çekecektir. 

Peygamber (as) bir hadislerinde şöyle buyurur:

“Beş şey vardır. Onlarla imtihan olacağınız zaman artık hiçbir şeyde hayır kalmamıştır:

  1. Zina etmek,
  2. Ölçü tartıda hile, 
  3. Zekat vermemek, 4- Ahdin bozulması,

5- Allah’ın kitabı ile hükmetmeyi terk” (İbrahim Cenan, Hadis Ans:17/1221)

İnsanın Allah’a kul olabilmesi için kulluk borcunu yerine getirmesi gerekir. 

Hz Ali (ra) şöyle demiştir:

  • “Dünya nimeti olarak İslam sana yeter. 
  • Meşguliyet ve uğrası olarak ibadet sana yeter. 
  • İbret olarak ölüm sana yeter.”

Kulluk olmadan kul olunmaz. Kullukta da esas olan samimiyet ve sürekliliktir. Allah ne buyuruyor: “Sana ölüm gelinceye kadar ibadet et” (Hicr:99)

Yasin suresinde: “Bana kulluk edin. Doğruyol budur” buyurarak Allah kulluğa çağırıyor. İbadetsizlik, ölü ve hayvanî bir hayat gibidir. İbadetsizlik Allah tanımazlık ve sorumsuzluktur. Kur’an şöyle uyarıyor:

  • İnsanları imtihandan geçinilmeden “İman ettik” demeleri ile bırakılacaklarını mı sanıyor” (Ankebut:2)

İnsanın var oluş sebebi kulluktur. Kulluktan kaçmak için mazeret üretilemez. Eğer Allah’a muhtaç isek, O’nun nimetine ve ihsanına muhtaç isek bunun bir karşılığı olmayacak mı?

Zamanın olmaması, vaktin darlığı mazeret olamaz. Sigara içen biri bir sigarayı kaç dakikada içer? Diyelim ki 5 dakika günde bir paket sigara için 100 dakika. Bir buçuk saatten fazla bir zaman sigaraya harcayan, bu zamanı namaz için harcayamaz mı? Vaktimizin çoğu Allah’ın bize verdiği nimetleri yemekle, onları elde etmekle geçmiyor mu? Bunun bir teşekkürü olmayacak mı?

Namaz, kefareti olmayan bir ibadettir. Peygamberimiz bizi şöyle uyarıyor:

  • Kim bir namazı unutacak olursa, hatırlayınca hemen kılsın. Namazın bundan başka kefareti yoktur.” (Müslim, Mesacit:314)
  • Namaz Mü’minin miracıdır. Kılanı yüceltir ve kötülüklerden alıkor. Şeytan secde etmeyip alçalırken, melekler secde ederek yücelmiştir. 

Kur’an’da 

  • Muhakkak namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. (Ankebut:45) buyrulur. 

Bir ayette de: “İyilikler kötülükleri götürür” (Hud:114) buyrulur.

Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:

  • “bir kötülük yaparsan, hemen ardından iyilik yap ki onu yok etsin” (Tirmizi, birr:55)

İbadetin zamanı gençliktir. Yaşlılıkta belki ibadet edecek güç olmayabilir. Bir de hayatın başı nasıl geçerse, sonu da onun devamı olur. Büyüklerimiz: “Allah’ın, ibadetsiz ömür verme!” diye dua ederlerdi. 

Eğer Allah’a muhtaç değilse ve olmayacaksa, Allah’a kulluk, yapmayabilir. Allah’a muhtaç olunmaz mı? Denirse, o zaman Allah’ın davetine icabet gerekir. 

Biz kulluğu ilk yaratılışta kabul ettik: Rabbimiz bize sordu:

  • Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Diye sordu.

Biz:

Evet, Rabbimizsin” dedik, kulluğu o zaman kabul ettik. 

Önemli olan, sözünde durup kulluk defterinden silinmemektir. Silinmek en büyük cezadır. 

Kulluğun iyi yapılmasıdır. Kulluğun terkinde mazeret olamaz. Kulluğu terk için; çocuk olmak, deli olmak, bunak olmak veya inanmamak gerekir. Bunlardan hangisini öne sürüp kulluğu terk edeceğiz?

Biz kulluğa sahip çıkarsak, kıyamet günü Allah’da bize sahip çıkacaktır. 

Köpeğe bile bir lokma verseniz uzun zaman sonra sizi tanıyacak ve ayağınıza kapanacaktır. 

Allah’a kul olmayan kula kul olur, nefsine kul olur. Şeytana kul olur, dünyaya kul olur.

Kulluğu terk edip başka ilâh edinen küfre ve cezaya rıza göstermiş olur.

Bizi dünyadan ayrılırken ilk terk edecek olan mala, paraya önem verip kulluğa tercih insanın en büyük hatası olur.

Evlat uğruna da kulluk unutuluyor. Halbuki Kur’an’da Cenab-ı Allah defalarca şöyle uyarmıştır:

  • “Biliniz ki mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan sebebidir. (Enfa:28)
  • “Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise Allah’ın yanındadır.” (Tegabün:15)
  • Kulluk, dini hayat yaşamakla gerçekleşir. Dini hayat yaşamadan kulluk olmaz. İman dinin emirlerini yapmakla korunur. Ameller de Allah’a yaklaştırır. 
  • Allah Kur’an’da kendisine nasıl yaklaşılacağını şöyle ifade ediyor. 

“sizi huzurumuza yaklaştıracak olan ne mallarınız ne de evlatlarınızdır. İman edip iyi amelde bulunanlar müstesna, onlara yaptıklarının kat kat fazlası mükafat vardır. Onlar cennette güven içindedirler” (şebe:37)

Dini hayat yaşayanların dünyada da daha mutlu olduklarını görülür.

Sabır, şükür ve dua kulluğun özüdür. Allah Kur’an’da: “Şükredin nankörlük etmeyin. Eğer şükrederseniz nimetimi arttırırım” buyuruyor. (A’raf:17)

Şükredecek çok şeyimiz var. Her nimete şükür gerekir. Şükür dil ile, kalp ile bedenle ve mal ile olur. Bülbül gibi sadece dil ile olmaz. 

Allah’ı bırakıp da arzu ve hevesini kendine ilah edinen kimse, sapıtır sapıtmamak için gerçek mümin olmak gerekir. Gerçek mümin farklı insan demektir.

Müslüman kimliğiniz kullukla ayakta tutar. 

Allah Kur’an’da has kullarını şöyle tanımlar:

  • “Yeryüzünde tevazu ile yürürler.
  • Geceleri rablerine secde ederek, kıyam durarak geçirirler. 
  • Rabbimiz, cehennem azabını üzerimizden sav ederler. 
  • Harcadıklarında ne israf, ne de cimrilik ederler. 
  • Allah’tan başka tanrıya yalvarmazlar. 
  • Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar.
  • Zina etmezler. Bunları yapan cezasını bulur. 
  • Tevbe ve istiğraf ederler.
  • Yalan yere şahitlik etmezler.
  • Ayetlere kör ve sağır davranmazlar. 

Rabbimiz, bize gözümüzün nuru eş ve zürriyetler bağışla ve bizi takvalılara önder kıl” derler. (Furkan 63-74)

  • Cenab-ı Allah’ın nasıl bir kul istediğini bu ayetlerden öğreniyoruz. 

Bazı şeylere nasıl dökülmesin, kırılmasın diye dikkat ediyorsak ömrü tüketirken aynı hassasiyeti kullukta göstermeliyiz. O zaman yanlış ve eksik yapmayız. Pişman olacağımız bir durum da olmaz.

Davranışlarımızda hayatımızda Allah’ı görüyormuş gibi hareket etmeliyiz. Çünkü Allah bizi her zaman her yerde görüyor biliyor ve soracak.

Şöyle bakıyoruz; hayvanda yiyor, içiyor, uyuyor geziyor ve ihtiyaç gideriyor. İnsanın hayatı bundan farklı değilse, ikisi arasında ne fark kalır?

Cenab-ı Allah böyle bir kul istemiyor.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir