CENAB-I ALLAH’A İMAN
İman esaslarından birincisi Cenab-ı Allah’a imandır. Allah’a iman, bulûğ çağına giren her inananın asli görevidir.
Eserden o eserin yaratıcısına giderek âlemlerin yaratıcısı olan Cenab-ı Allah’ı bulmak ve O’na inanmak her aklı başında insanın sorumluluğu dahilindedir. Başka ülkede, başka dinden veya dinsiz anadan babadan doğmuş olmak mazeret olmaz.
İnsan, kendisini yaratan Cenab-ı Allah’a iman etmeye muhtaçtır. Yoksa ortalıkta bir rüzgarın savurduğu kuru yaprak gibi olur, zavallı duruma düşer.
Her insana mutlaka bir yaratıcı lazımdır. Ama bu felsefecilerin, inançsızların, sosyologların telkin ettiği tanrı değil, peygamberlerin haber verdiği Allah’tır.
İnsanlardan bazıları inandık dedikleri halde Cenab-ı Allah’ı tam bilmiyor. Bazıları tabiatı tanrı ediniyor ve Darwinizm’i benimsiyor. Bazıları Ataizmi kabullenmiş, bazıları da kendisinin amansız düşmanı olan Şeytana tapıyor, satanist olmuş.
Şöyle baktığınız zaman yeryüzünde bir varlığa bir güce tapmayan, bir güce sığınıp ondan beklenti içinde olmayan bir insan göremezsiniz. Tarih boyunca güneşe, aya, yıldızlara, putlara, hayvanlara, şeytana ve hayali varlıklara kul, köle olunduğunu görüyoruz.
Hıristiyanlar, İsa (as) dan sonra tevhid inancını bırakıp, baba – oğul ve kutsal ruhtan oluşan teslise inanmışlardır. Yahudiler de Yahova’yı tanrı edinmişlerdir.
Bazı insanlar o kadar alçalmışlardır ki, kendi elleriyle tanrılarını yapmış, ona tapınmış ve ondan çok şey beklemişlerdir.
İslâm, her şeyi yoktan var eden Cenab-ı Allah’a imanla başlar.
Aklın vazifesi, Cenab-ı Allah’ı bulmak ve inanmaktır.
Allah Rasûlünün davetinin özünü Allah’a iman teşkil etmiştir. Bir hadislerinde şöyle buyurmuştur:
– “Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah’ın kulu ve rasûlü olduğuma inanırsa, Allah ona ebedi ateşi haram kılmıştır.” (İ.Canan, Hadis Ans:1/27)
Her ilim Allah’ın varlığına şahitlik eder ve bize “Allah var!” der. Tabi ki aklı olana, gözü görene, kulağı duyana der.
Fransa’da yayınlanan Le Nouvel Obser Vateur Dergisi 1996 da Allah’a imanı kapak konusu yapmış ve “Gerek uzayda gerekse yeryüzünde yapılan bilimsel çalışmaların sonuçları ister istemez Allah’a imana zorluyor.” Başlığını atmış. “En ciddi ve en göz dolduran bilim adamları Allah’ı kabul konusunda ittifak ediyorlar.” Demiştir.
Devamla da: “Allah Ol!” dedi, kainat oldu. “Dinin bilgisi ile ilk patlama arasında çok yakın bir bağ vardır.” Sözleri ile bitirmiştir.
Yıl 1992. Uzay yolculuğu yapan Kazak Tokdar Ebu Bekir, Allah’sızlık rejiminin büyüttüğü bir insan olarak şunları söylüyor: “Uzaya çıktığımda Allah’ın büyüklüğü karşısında titredim. Halen de titriyorum.”
Bugün birçok Amerikalı, Avrupalı ve Rus ilim adamı ilmin ışığı ile Allah’ı görüyor ve dininden vazgeçerek Müslüman oluyor, “huzur buldum” diyor.