CAMİLERİN SADE OLMASI LAZIMDIR
Camiler, ibadet yerleridir. İbadetin huzur ve huşu içinde olması lazımdır. Dikkat dağılırsa, zihin başka şeylerle meşgul olursa, insan o namazda yanılır, o namazdan zevk alamaz. Cami, namaz kılanı meşgul etmemelidir.
Günümüzde camilerin, içinde dışında her tarafı çok masraflı ve çok süslü yapılmaktadır. Hatta mahalleler güzel olması konusunda birbirleriyle yarış yapmaktadır. İçini doldurma yarışı değil, süs ve masraf yarışı yapmaktadır.
Cami biraz süslü olacak biraz gösterişli olacak, ama aşırı derecede süslemenin, haddinden fazla masraf etmenin sünnete uygun tarafı yoktur. Peygamberimiz, camileri çok sade yapmıştır.
Camilerdeki masraflı avizelere, yüksek ses çıkaran çalar saatlere yer olmasa gerek. Çünkü son devrin müslümanı özü bırakıp kabukla uğraşıyor. Bugün altın yaldızlı Kuranlar var, okuyan yok. Süslü, nakışlı camiler var içine giren yok. Yahudi ve Hıristiyanlar, ibadet yerlerini süslediler ibadeti terk ettiler. Kutsal kitaplarını değiştirdiler, onlarla amel etmediler. Bir hadiste haber verildiğine göre:
Hz. Peygamber ―Bir zaman gelecek Yahudi ve Hıristiyanlar gibi sizde camilerinizi süsleyeceksiniz.‖ (Ebu Davud Salat: 12/4) demiştir.
Caminin süslenmesi kıyamet alametidir. Camiyi ziynetlendirmek o camiyi doldurmak, oralara saygı göstermekle olur. Cami, mütevazi olur, sade olur, temiz olur, cıvıl cıvıl olur.
Hz. Peygamber (s.a.) : ―İnsanlar cami yapımında gösteriş ve gururlanmaya düşmeyinceye kadar kıyamet kopmaz.‖ (Neşei Mesacid:2) buyurarak camiyi süslemek kıyamet alameti sayılmıştır.
Hz. Peygamber : ―Ameli bozulan her kavim, mescitlerini süslemeye yönelmişlerdir.‖ (Kısitte 16/6215) diyor.
Caminin yapılış gayesi, Allah‘a kulluktur. Allah’a kulluk olan bir yerde israf olmaz. Cami diye verilen yardımın lüzumsuz yerlere harcamanın vebali vardır.
Peygamberimiz : ―Gösterişli süslü camiler inşa etmenin ve bununla övünmenin kıyamet alametlerinden olduğunu haber vermiştir.‖ (Ebu Davud Salat:12/7)
Aydın yolu üzerinde bir camide durduk namaz vaktiydi, cemaatle namaz kılalım dedik. Caminin minaresi varken bir minare daha yapmışlar. Biri yerde ezan okudu. İki ihtiyarla beraber namaz kıldık. Caminin karşısındaki iki kahvede, yüzün üstünde insan vardı. Ben dedim ki ―Bu minareyi harcanan para şu insanları camiye getirmek için harcansaydı, daha iyi olurdu. Onlar nasıl olsa minare yaparlardı.‖ Yapılan minare bir işe yaramıyordu.