BAKMAK VE BAKTIRMAK
Kur’an’da : -“Mü’min erkeklere söyle gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar.” (Nur : 30)
- “Mü’min kadınlara da söyle gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar, ırzlarını korusunlar, ziynetlerini göstermesinler:” (Nur : 31)
- “Eğer takva sahibi olmak istiyorsanız, yabancı erkeklere karşı gevşek davranmayın ve yumuşak kelâmda bulunmayın. Kalbinde bir fenalık bulunan arzulamasın. Güzel ve ciddi söz söyleyin. Evlerinizde oturun. Cahiliye devrinde süslenerek, açılıp saçılarak sokağa çıkan kadınlar gibi çıkmayın” (Ahzab : 32-33)
“Ey Peygamber! Hanımlarına ve kızlarına, mü’min kadınlara söyle. Kendilerini baştan aşağı örten elbiselerle örtünsünler. Böylece tanınıp eziyet edilmesinler.” (Ahzab :
59)
Bir kutsi hadiste de : “Bakmak iblisin oklarından zehirli bir oktur. Kim bakmayı terk ederse, ona karşılık öyle bir iman veririm ki, zevkini kalbinde hisseder” buyurulmuştur.
Bu konuda sevgili Peygamberimiz de şöyle buyurur :
-“Herkesin zinadan nasibi vardır. Gözlerin zinasıl helâl olmayana şehvetle bakmaktır.”
-“Kıyamet gününde her göz ağlayacaktır. Allah’ın haram kıldığına bakmayan hariç”
Birgün Peygamberimiz evine bir ama ile gelir hanımına ve kızına perde arkasına geçmelerini söyler. “O amadır bizi görmez “ denilince : “Sizde mi amasınız?” buyurmuştur.
Bakan günaha girer baktığı için, baktıran da ilgi çektiği için günaha girer. Görmek ayrıdır, bakmak ayrıdır. Görmekte günah yoktur. Gözünü çekmeyip bakmakta günah vardır. Tekrarda günah vardır.
Ekrandaki görüntüye, başındaki resme bakmak fitneye sebep olacağından günahtır. Aynı yerde olmanın ve bakışmanında günahı vardır.
Hz. Ali (ra) : – Yolda belde görüyoruz, gözümüş ilişiyor, ne yapalım? Deyince Peygamberimiz : “Gözünü hemen çevir bakmaya devam etme” buyurmuştur. “Güzele bakmak sevaptır” diyorlar. Sadece güzel, kadın mı? Allah’ın bunca yarattığı güzellikler var. Onlara bak ibret al. Allah’ın büyüklüğünü düşün . “Güzele bakmak sevaptır” sözü bile bile günaha girmenin yoludur.
Geçen gün adam hanımını çırılçıplak denecek şekilde giydirmiş, kaldırımda “hanımıma neden baktın?” diye adam dövüyordu. Tabi yemeğin üzeri örtülmezse sinek konuyor.
Erkekler için kısadonlu, kimliksiz, kişiliksiz bazı kimselerin dışında problem yok. Hatta kadınlardan çok erkekler örtünüyor.
Örtü, herşeyden önce hidayet işidir.Bir meslektaşım vardı: “örtünmem” diye direniyordu. O teslim olmadan Allah onu teslim aldı. Mezar çukuruna indirilirken gördüm, baştan ayağa sıkıca örtünmüştü.
Zamanımıza göre, günümüze göre, çağa göre, mevsime göre giyim olmaz. Sıkıca örtünüp mezara giren bacım konuşabilseydi acaba neler derdi? Bize nasıl öğüt verir, nasıl yalvarırdı?
Bugün örtünen bacılarımız da örtünün kıymetini bilsinler. İyi temsil etsinler ve başkalarının hidayetine sebep olsunlar. Çevresindekilere de etkili olsunlar. Bir insanın kendini kurtaracak işler yapması yeterli değildir. Sorumlu olduğu kimseler kurtulmadan insan kurtulamaz. Görünüm ve insanların şehadeti çok önemlidir. Bizi gören ne der, bu çok önemlidir. Cenab-ı Allah ona göre muamele edecektir.
Sonuç olarak; Müslüman Türk kadınını soymaya azm etmiş şergüçlerine karşı “Ben daha fazla açarım” yarışından vazgeçilmelidir. Neyi görürse onun fotoğrafını çeken gözlerde harama bakmaktan sakındırılmalıdır.
Son sözlerimiz A. Osman Öncü’nün şiiri olsun :
“Çıplaklık modası aldı yürüdü, Yatak odasında gezer gibiyiz. Ar, haya ufkunu duman bürüdü,
Gaflet denizinde yüzer gibiyiz.
Caddeler plajlar çıplaklarla dolu
Görmüyor gözümüz ne sağı, ne solu.
Çıplaklık sanki kurtuluş yolu,
Her an kuyumuzu kazar gibiyiz.
Soyunmuş en fazla tahsilli kızlar,
Böyle geçmeliymiş baharlar yazlar.
Gördükçe bunları yüreğim sızlar,
Herkese açıldık Pazar gibiyiz.
Asrilik diyorlar bunun adına,
Bakmazmış erkekler kıza kadına.
Doyamadık çıplaklığın tadına,
Kendi kendimize kızar gibiyiz.
Asrilik bu mudur a iki gözüm?
Kalmadı sokağa çıkacak yüzüm. Batmasın kimseye batmasın sözüm,
Türkün ahlâkını bozar gibiyiz.
Ayrıldık ne yazık bir nurlu izden, Yabancılar daha kapalı bizden. Esiyor bu rüzgâr hangi denizden,
Buz üstüne yazı yazar gibiyiz.
Alırsak soyunup bu türlü hava, Yıkılır elbette sayısız yuva.
Ayıp ne kelime, günah ne dava,
Bu sözlere dudak büker gibiyiz.
Herkes diyor bu ne iş? Nasıl hareket? Çıplaklar kampına döndü memleket. Felâkettir billahi bunun sonu felâket, Bugünden yarını sezer gibiyiz.