ALTMIŞINCI GÜN
Euzubillahhimineşşeytanırracim
Bismillâhhirrahmânirrahim
GÜNLÜK PROGRAM:
- ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ:
60: El MÜ’MİN: Güven veren.
- GÜNÜN AYET VE HADİSİ:
- Ayet: “Öldükten sonra diriltmek, ilk yaratılıştan daha kolaydır.”
(Rum:27)
- Hadis: “Kabir ahiretin ilk durağıdır. Eğer insan kabir azabından kurtulursa, gerisi kolaylaşır. Ben mezardan manzarası daha korkunç olan bir yer bilmiyorum” (Tirmizi: Zühed:5)
* * * * *
Her şeyin bir başlangıcı bir de sonu vardır. Bir gün bu dünya hayatı son bulacak ve ahiret hayatı başlayacaktır. Ölüm ötesi inancı bütün toplumlarda ve dinlerde vardır. İster inansın, ister inanmasın herkes için ölüm vardır, dirilme vardır ve hesap verme vardır. Akşam yatıp sabah kalkıldığı gibi, ilk baharda ağaçların yeşermesi gibi ölüler dirilecektir. (Rum: 50)
Ahiret, insanın ölümü ile başlar, kabir hayatı ile devam eder. Tekrar dirilişten sonra Mahşer, hesap, mizan, sırat, cennet veya cehennem gibi devreler vardır.
Ceban-ı Allah iyiler için cennet, kötüler için cehennem hazırladığını bildiriyor. Allah iyileri mükafatlandıracak kötüleri cezalandıracaktır.
Kur’an da: “İki melek, insanın sağında solunda yaptıklarını yazmaktadır. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında yazan melekler bulunmasın” (Kaf: 1718) buyrularak dünyada her şeyin tespit edildiği haber verilmiştir.
Kıyamet günü hiçbir şey gizli kalmayacaktır. İnsanın organları, insanın yaptıklarına şahitlik edecektir.
Kötü kimseler yaptıklarından pişman olacaklar, önce geri dönmek için izin isteyecekler, kendilerine “Kendinizi kurtaracak kadar size ömür verilmedi mi?” denilincek haklarını aldıktan sonra toprak olan hayvanları görecekler ve “Keşke ben de toprak olsaydım” diyeceklerdir. (Nebe: 40)
Dünya da Allah’ın emrettiği gibi bir hayat yaşayanlar ise, sevinçli olacaklar, cennete girecekler. Cennette, dünya da geceleyin dolunayı gördükleri gibi Allah’ın nur cemalini göreceklerdir. (Bak: Kıyamet suresi:22-24) + (R. Salihin: 1055)
- SÖZÜN ÖZÜ:
a)– “İnsan bir şeyin sahibi değildir; emanetçisi ve geçici bekçisidir.” Doğru. İnsandan insana miras olarak el değiştirir durur.
b)– “Acıma, acınacak duruma düşersin.” Yanlış. Kim dünyada insanlara acırsa, Ahirette de Allah ona acır. Ona yardım eder. Dünya da acımayan Ahirette acınacak hale düşer. Hatta belki Allah onu dünyada da varlığını alıp acınacak hale getirir, bilinmez.
- BİR OLAY:
Peygamberimizin bildirdiğine göre; kıyamet günü hesaba çekilecek olanlardan ilki şehit olmuş kimsedir.
Allah ona verdiği nimetlerini hatırlatır. Bunlara karşılık ne yaptın der. O:
“Senin uğrunda şehit oldum” cevabını verir.
Allah ona: “Hayır! Yalan söylüyorsun, sen kahraman desinler diye savaşıyordun” der. “Atın bunu cehenneme” der. Melekler, sürükleye sürükleye cehenneme atarlar.
İkincisi okumuş, bir şeyler öğrenmiş ve başkalarına öğretmiş kimsedir. Allah ona da verdiği nimetleri hatırlatır. Sen bunların karşılığında ne yaptın? der. O da: “İlim öğrendim, öğrettim” der.
Allah ona da: “Yalan söylüyorsun, sana alim desinler diye bu işi yaptın” der. Emrolunur oda sürüklenerek cehenneme atılır. Üçüncüsü de bol rızık verilen kimsedir. Allah verdiklerini hatırlatır: “Sen bunların karşılığında ne yaptın” der. O da: “İhtiyaç sahiplerinin ihtiyacını giderdim” der.
Allah ona da: “Yalan söylüyorsun. Cömert desinler diye o yardımları yaptın” der. Emrolunur o da sürüklenerek cehenneme atılır.
Allah rızası için olmayan şeyin Allah yanında hiç değeri yoktur.
E- BİR DAVRANIŞ:
Alış verişte nasıl davranılmalıdır?
Her şeyden önce doğru dürüst davranmalıdır. Yalan söylenmemelidir. Bir mal alınırken kötülenmemeli, satılırken de övülmemelidir.
Fazla kârla satılırsa hak geçer, helal olmaz.
Malın kusuru varsa söylenmelidir. Söylenmezse o kazanç helal olmaz.
Peygamberimiz: “Aldatan bizden değildir.” diyor.
Borçlanıldığı zaman, zamanında ödeme yapılmalıdır. İmkanı olup da borcunu ödemeyen zalimdir.
Alışverişte sahte para kullanılmamalıdır.
Para üstü bilerek eksik verilmemelidir. Fazla verildiği zamanda geri verilmelidir. Kul hakkından kaçınılmalıdır.
İhtiyaç olmayan bir şey alınmamalıdır. İsraftan kaçınılmalıdır. Ailemizin alma gücü yoksa, bir şeyin alınmasında ısrar edilmemelidir.
F- SAĞLIK İÇİN:
Korunulması gereken bir hastalık da asrın vebası, kara ölüm denilen
AIDS ‘tır.
İnsanın savunma sisteminin çökmesi demek olan AIDS yüzünden milyonlarca insan ölümün pençesinde kıvranıyor.
AIDS tedavisi olmayan bir hastalıktır. Korunulmadığı için hızla yayılıyor.
Bulaşma yolları arasında: sapık ilişkiler, öpüşme, ter, tükürük, tokalaşma, kirli çeşme muslukları, kapı kolları, aksırma, öksürme yolları, müşterek kullanılan bıçak, bardak, tarak, havlu, fırça, yüzme havuzları sayılabilir.
Çare ne? Henüz ilâcı keşfedilmediği için biraz insanın dikkat etmesi korunmasıdır. En büyük çare fuhşu ve gayri meşru ilişkileri yasaklayan dini inanç ve ahlak düşüncesidir.
Amerikalı AIDS uzmanı Prof. Penzer: “İslam AIDS ‘e kalkandır. Lut kavmini ve İslam’ı anlamının zamanıdır.” Demiştir. (20-05-1996 Türkiye gazetesi)
Kur’an da: “Açık olsun gizli olsun zinaya yaklaşmayın, şüphesiz o çirkin bir şey ve kötü bir yoldur” buyrulur. (En’am: 151 + İsra: 132) Paygamber (as)
“Bir yerde fuhuş yayılır. Çirkin iş yapanlar çekinmeden anlatır hale gelinirse, o yerde Taun hastalığı ve daha önce görülmeyen hastalıklar görülür” demiştir. (İbni mace, fiten:22)
- Yayın basın organları sapık ilişkileri özendirmemelidir.
- Temizliğe önem verilmelidir.
- Alkolden, fuhuştan, uyuşturucudan, sapık eğlencelerden uzak durulmalıdır.
-Flörtten, öpüşmekten, yanlış arkadaşlıklardan uzak durulmalıdır. Cinsel özgürlük, bir tuzaktır. Ahlaksızlığın, sapıklığın özgürlüğü olmaz.
- Kan kardeşliğinde kan emme, kanları karıştırma hatasına düşülmemelidir.
-Başkasına ait özel eşyalar kullanılmamalıdır.
C- DİN BİLGİSİ:
PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN VEDA HUTBESİ
(9 Zilhicce 10 H./8 Mart 632 M. Cuma)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) Vedâ Haccında, 9 Zilhicce Cuma günü zevâlden sonra Kavsâ adlı devesi üzerinde, Arafat Vadisi’nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa şöyle hitap etti:
“Hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder. O’ndan yardım isteriz. Allah kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidayete erdiremez. Şahâdet ederim ki: Allah’tan başka ilah yoktur. Tektir, eşi ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şahâdet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve Resulüdür.”
“Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.
Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O’da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.
Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib’in oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir. Lakin anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.
Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib’in torunu İyas bin Rabia’nın kan davasıdır.
Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızdan kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah ‘tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Ey mü’minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah’ın kitabı Kur’an–ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir.
Mü’minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman’ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman’a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.
Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırtmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır.
Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah
‘tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’dan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahi bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah’ın kitabı ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.
Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
-Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
- Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.
- Zina etmeyeceksiniz.
- Hırsızlık yapmayacaksınız.
İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?
Sahabe-i Kiram birden şöyle dediler:
“Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!”
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (SAV ) şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu:
“Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab!”
H- BİR DUA EDELİM:
– “Ya Rabbi, gece gündüz gelecek kötülüklerden, sıkıntılardan, kötü arkadaştan ve kötü komşudan sana sığınırız.”
I- BİR SÜRE EZBERLEYELİM:
SÜRELERİN TEKRARI
i- BUGÜN NELER ÖĞRENDİK?