Allah’ın bir emri de, kötülüğü mendir

Buna göre her Müslüman kötülükten uzak kalacak ve etrafını da kötülükten uzaklaştıracaktır. Yani kötülüğe asla rıza göstermeyecektir.

Bir gün peygamberimiz ashabına:

“Öyle bir zaman gelecek ki, Müslümanın kalbi tuzun su da eridiği gibi eriyecek” diyor.

Ashabı:

-Niçin Ya Resulullah? Diye soruyor.

Cevap.

-Kötülüğü görüp de onu değiştirmeye güç yetiremediği için” buyuruyor. Müslüman kötülüğü yok edemeyince bu şekilde üzülecektir. Çünkü Allah Kur’an’da:

“Sizden hayra çağıran; İyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir” (Al-i İmran.104)

“siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülüğü men edersiniz…” (Al-i İmran:110)

“Onlar ahiret gününe inanırlar. İyiliği emreder kötülükten men ederler. Hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar iyi insanlardandır” (Al-i İmran:1149

Başka ayetlerde de, iyiliği emretmeyen kötülükten men etmeyenler kınanmışlardır.

Müslümanın sorumluluklarından biri de iyiliği emretmek kötülükten men etmektir. Müslüman başı boş bırakılmamıştır. (Kıyame:3)

Tek başına kurtuluş yoktur. Her Müslüman imanı ölçüsünde gücü nispetinde sorumludur.

Küfürle kötülükle mücadele Müslüman için son nefese kadardır. Bana ne yok, bir ben mi yok. Her kötülükte bir insanın sorumluluğu vardır.

Sorumluluktan kaçmanın cezası vardır. Peygamber (as) bir hadislerinde.

“Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız ya da Allah size azap gönderir. Siz Azaptan kurtulmak için dua edersiniz de duanız kabul olmaz.” (Tirmizi, Fiten:9)

Kötülük men edilmezse Allah’ın azabı toptan olur. Bir hadiste:

“Bir yerde kötülük yayıldığında onların aralarında salihler bulunsa da Allah o yer halkına azabını indirir. İnsanlara gelen azap iyilere de isabet eder. Lakin daha sonra onlar Allah’ın rahmetine ve onun mağfiretine kavuşurlar” buyurmuştur. (Rumuz:54/2)

Hz. Ebu Bekir (ra): “Cihadı terk eden toplumu Allah zelil eder” demiştir.

Müslümanlar olarak tepki gösterenlerin azlığı, herhangi bir korku, bizi uyuşukluğa ve pısırıklığa sevk etmemelidir. Kötülüğe karşı çıkmak için hiçbir şey mazeret sayılamaz.

Allah Resulü, İslam’ın en zayıf dönemin de bir Hristiyan’ın hakkını gasp eden Ebu Cehil’in kapısını Hıristiyan’ın hakkını almak için yumruklamıştır.

Davandan vazgeç diye baskıların yapıldığı zaman da: “Vallahi güneşi sağ elime ayı sol elime verseler bu davamdan vazgeçmem” diyerek hiçbir taviz vermemiştir.

İyiliği emretmek kötülükten men etmek belirli insanların görevi değil, bütün Müslümanların görevidir. Bazı Müslümanlar ben ne yapabilirim diyerek, bazıları da emekliyim, yaşlıyım diyerek üzerlerine farz olan bu görevi terk ediyor.

“Gemisini kurtaran kaptan” diye bir söz var, insanın kendini kurtarması yetmez. İnsan başkalarından da sorumludur.

Bu sorumluluğu yerine getirirken zor kullanarak, kaba kırıcı davranarak, kırarak yığarak değil, yumuşaklıkla, tatlı dille “yap iyiliği at denize, balık bilmezse halik bilir” düşüncesiyle yerine getirmeliyiz. Hüner cehenneme adam göndermek cehennemliklerin sayısını arttırmak değil, cennete adam kazanmaktır. Ne diyor Allah Resulü:

“Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” buyurmuştur.

İyiliği emretmenin, kötülükten men etmede metot budur.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir