ALLAH VARDIR
Bu varlık aleminde görülen görülmeyen, bilinen bilinmeyen her şeyin yaratıcısı ve yöneticisi Cenab-ı Allah’tır.
İnsana diğer canlılardan farklı olarak bir de akıl verilmiştir. Bu akıl denilen nimetle insan kendisini ve varlık alemini yaratan, yaşatan Allah’ı bulmakla mükelleftir.
Allah’ın varlığı iman işidir. Aristo, mantığı ile Allah’ın varlığı birliği kavranamaz.
Geçmiş dönemlerdeki: “Allah’ı görüyor musun? Göster bakalım! Allah’tan elma isteyin, şeker isteyin… olsaydı verirdi, alın ben vereyim. Seni kim yarattı? Allah cevabına peki O’nu kim yarattı? Gibi saçmalıkların günümüzde hiçbir manası kalmamıştır.
Kör bir insan “Güneş yok. Çünkü ben görmüyorum” dese ne olur? Güneş yok mu olur?
Biri çıksa: “Taş cansızdır!” dese ne ifade eder?
Bugün “Allah yoktur” demenin de bir manası kalmamıştır. Biri böyle bir şey söylese gülerler.
Çevresinden kötü etkilenmemiş birinin Allah’ı kabul etmemesi düşünülemez. Çünkü her şey “Allah var!” deyip duruyor; insanın organları, görevlerini gece gündüz yerine getirmesi ve dünyadaki düzen, nizam hep “ALLAH” diyor.
İnanmadığını söyleyen bile birine kızınca “Allah belânı versin” diyor. Ayağı tökezlese “ALLAH” diyor.
Ebû Hüreyra (ra) dan nakledilen bir kutsi hadiste Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu beni yalanlamak istedi. Halbuki bu ona asla yaraşmaz. Ademoğlu beni inkâr ediyor, noksan sıfatlar isnat ediyor, bu da ona yakışmazdı. Onun beni yalanlaması” Allah ilk defa beni yarattığı gibi, öldükten sonra da tekrar diriltmeye gücü yetmez” demesidir. Halbuki ilk yaratış tekrar diriltmekten daha kolaydır.
Ademoğlunun beni inkar etmesi: “Allah evlat edindi” demesidir. (Yahudiler Üzeyir
Allah’ın oğludur, Hıristiyanlar da Mesih Allah’ın oğludur” derler. Müşrikler, Melekler Allah’ın kızlarıdır” derlerdi.) Halbuki ben, her türlü ihtiyaçtan münezzeh ve bütün varlık aleminin kendine muhtaç olduğu tek bir Mâbûdum ki, doğmadım, doğrulmadım, hiçbir kimse bana eş olmadı ve olamaz.” (Buhâri)
Allah, Kur’an’da soruyor:
- “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi vardır?” diyor. (İbrahim Sûresi:10)
İlim adamlarından Sen Tomas şöyle der: – “Varlık alemi bize „Allah var!’ deyip duruyor.”
Şair Şinasi de:
“Varlığın bilmek ve hacet küre-i alem ile
Yeter isbatına halk ettiği bir zerre bile.”
Allah’ın yarattıklarından O’nun varlığını kavramak normal aklı olanlar içindir.
Zamanın inançsızlarından Dehri, halkın huzurunda İ.Azam Ebu Hanife ile münakaşa ederken şöyle der:
- “Allah yoktur. Olsaydı görürdünüz!”
Çocuk yaştaki Ebu Hanife halka sorar:
- Bu adamı görüyor musunuz? Bu adamın şapkasını görüyor musunuz? Halk:
- “Evet görüyoruz” der.
“Peki aklını görüyor musunuz?” Deyince halk:
- “Hayır” der. Ebu Hanife:
- “Yok ki ne göresiniz.” Der.
Dehri’yi perişan eder.
Prusya Kralı İkinci Frederik, dinî hisseleri zayıf bir adamdır. Bir gün Filozof Arnaud Baculard’a karşı inançsızlığı ile iftihar eder ve ona:
- Nasıl bu köhne fikirleri hâlâ bağlı kalıyorsunuz? Der.
Filozof büyük bir sükunetle şu cevabı verir:
- Ne yapayım Majeste, kralların da üstünde bir varlık mevcut diye inanmaya muhtacım.”
Bir gün peygamberimiz Hz.Hatice ile namaz kılarken Hz.Ali dikkatle bakmış namazdan sonra:
- Bu yaptığınız neydi? diye sorar.
Peygamberimiz:
- Bu Allah’ın kendi için seçtiği bir dindir. Beni de peygamber olarak gönderdi. Seni benzeri olmayan tek Allah’a inanmaya ve O’na ibadete, Lât Uzza putlarını yalanlamaya davet ediyorum.” Der.
Hz.Ali Peygamberden babasına danış-ması için izin ister. Peygamberimiz, O’ndan Müslüman olmasa bile bu işi gizli tut-masını ister. Hz.Ali putlardan nefret ediyordu. Peygamberin davetini kabul etti ve bunu O’na bildirdiğinde Peygamberimiz:
- Babana danıştın mı? Diye sorunca, Hz.Ali:
- Ey Allah’ın elçisi! Allah beni yaratırken babama danıştı mı ki ben O’na inanırken babama danışayım” demiştir.