Allah dostu, iyi insan olarak şu niteliklere sahiptir
- Manevi ağırlık, dini derinlik sahibidir.
- Kalbi temiz, niyeti iyidir. Peygamber: “Ameller niyete göredir” “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır” buyurmuştur.
- Teslimiyeti tamdır. Allah’a ve peygambere teslim olmayan, nefsine teslim olur, dünyanın cazibesine kapılır. Allah dostu, nefsini aşabilen insandır.
- Sünnete tam bağlıdır; sünnetten asla ayrılmaz:
Peygamber: “Kim benim sünnetimden yüz çevirirse o, benim yolumu terk etmiştir, benden değildir.” (Buhari – Nikah:1) buyurmuştur.
Cenab –ı Allah da: “Allah ve Rasulü bir konuda hüküm verdi mi, artık hiçbir mü’min erkek ve kadın için o konuda seçme hakkı yoktur. Kim Allah ve Rasulüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab: 36) buyurmuştur.
Bir ayette de: “Peygamber size ne getirdiyse onu alın, size neyi yasak ettiyse ondan da kaçının.” (Haşr: 7) emri verilmiştir.
Allah Rasulü de bir hadislerinde: “Sizden birinizi sakın ola ki, emretmediğim veya nehyettiğim hususlardan biri kendisine ulaşınca, koltuğuna yaslanarak: “bilemiyorum, biz Allah’ın kitabında ne varsa ona uyarız” derken duymayayım.” (Tirmizi ilim: 10) buyurmuştur.
Bu ayet ve hadisleri bilen hiçbir samimi Müslüman, peygamberi ve sünnetlerini terk etmez. Terk ederse, şefaatinden mahrum olacağını bilir.
Ayrıca yukarıdaki ayette bildirildiğine göre; peygambere uymak Allah’ın emridir.
- İslam dışı şeylere asla itibar etmez.
- İmanda ibadette, hayır işlerinde ve Allah’ın kullarına hizmette devamlıdır.
Allah: “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (Hıcır: 99)
“-Eğirdiği ipliği iyice büktükten sonra bırakıveren kadın gibi olma.” (Nahl: 92) uyarısında bulunur.
Peygamberimiz de: “Amellerin hayırlısı az da olsa devamlı olanıdır” buyurur.
- Allah dostundan kimse zarar görmez: O, üstün ahlak sahibidir. Peygamber Müslümanı şöyle tarif eder: “İyi Müslüman, elinden, dilinden, diğer Müslümanların emin olduğu kimsedir.” (Buhari – İman: 4)
Allah dostu, her şeyine sahip olan kimsedir. Eline de, beline de, diline de sahip olur.
- Allah dostu, çok duyarlı, çok hassastır. Çok uyanıktır. Asla fitneye sebep olmaz, düşmana davetiye çıkarıp, dinine ve inananlara zarar verdirmez.
- Boş şeylerle vakit geçirmez: Beş vakti olanın boş vakti olmaz. Müslümanın yapılacak çok ciddi işleri vardır. Atalarımız: “Boş duranı Allah sevmez” demiştir.
Hz. Peygamber: “Bir kimsenin boş şeylerle meşgul olması, Allah’ın onu terk ettiğinin belirtisidir”, “Kendisini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmayı terk etmesi, kişinin iyi Müslüman olduğunu gösterir.” (Tirmizi, Zuhd: 11)
- Bilerek ve isteyerek hata etmez, ettiği hatada ısrar etmez: Allah Resulü: “Yaptığı hatada bilerek ısrar edene yazıklar olsun” demiş, bir hadislerinde de “hata edenlerin en iyisi tevbe edendir” buyurmuştur. (Tirmizi, Kıyame: 4-9)
- Allah dostunun son arzusu, Müslüman olarak can vermektir: Mutlu son (Hüsn –ü hatime) herkesin arzusudur. Ama mutlu son için iyi bir hayat yaşamak, hayatı dolu dolu yaşamak gerekir. Peygamberimiz: “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz, öyle haşrolunursunuz” diyerek mutlu sona giden yolu göstermiştir.
Cenab–ı Allah bize: “Müslümanlar olarak ölün” buyuruyor. (Al –i imran: 102) Şöyle dua etmemizi istiyor: “Beni Müslüman olarak öldür ve beni iyilerle haşret” (Yusuf: 101), (Araf: 126).
Hayatı güzel olanın ölümü de güzel olur.
- Allah dostu, İslam’ı yaşayan insandır: Allah’a ve peygamberine hiç itirazı olmaz. İslam’ı kendine, menfaatine uydurmak için bahane aramaz. Haramı helal saymaz. İşine, yüzüne bakılınca Allah’ı ve peygamberi hatırlatır. Kur’an ve peygamber ahlakı ile ahlaklanır. Şan şöhretten kaçınır, gözünü dünya ve dünyadakilere dikmez. Kalbinde yalnız Allah ve peygamber sevgisi vardır. Sözde Müslüman değil, özde müslümandır.
- Allah dostu, nefsinin ve şeytanın, en büyük düşmanı olduğunu bilir. Şeytanın ve nefsinin manevi yücelişini engellediğini bilir. Bu yüzden asla onlara itibar etmez.
Şeytan, hak yolunda pusu kurmuştur. Hakka gidenlere engel olmaya çalışır. Şeytanın
ve nefsin hileleri pek çoktur. Amelinde gevşeklik gösterenleri, dünyaya meyledenleri çabuk alt eder. Allah’ı unutturur.
Şeytan, boş duran, boş şeylerle uğraşanlara yakın durur. İnsanın kendini beğenmesinden ameline güvenmesinden hoşlanır. Daha çok insanları Allah’ın affına güvendirerek aldatır, günah işletir, sonra da helakına sebep olur. Bazılarını da Allah’ın rahmetinden ümit kestirerek sapıtır.
Şeytan daima kötülüğü hayasızlığı emreder; insanı rezil ve zelil eder. Atalarımız: “Şeytanla kabak ekenin kabağı başında patlar” demişlerdir. Çünkü şeytan, insanı kandırır ama suyunu ısıtıvermez.
Kur’an-da: “Kim Allah’ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan şeytanı ona musallat ederiz” buyrulur. (Zuhruf: 36)
Allah dostu, kendisine şeytanın yaklaşmasına vesile olacak zaaflardan ve şeytani işlerden uzak durur, şeytanı kendisinden uzaklaştıracak işler yapar. “Beni şeytan kandırdı, eyvah” diyenin durumuna düşmez.