AHLAKSIZ TOPLUM AYAKTA KALAMAZ

            Ahlâklı olmaya mecburuz. İnsanları toplum halinde tutan güçlerden biri de ahlaktır. Ahlaksız yaşamak, ahlaksız ayakta durmak mümkün değildir.

            Tarih boyunca Cenab-ı Allah’ın affetmediği suçların başında ahlâksızlık ve müstehcenlik gelmiştir.

            Çok ciddi ahlâki bunalım geçiriyoruz.

            İnsanlık tarihi boyunca bütün Peygamberler ahlâksızlığı ve müstehcenliği yasaklamıştır.

            Bazı şeyler insan hürriyetini kısıtlayıcı gibi görünsede aslında insan ve toplum yararınadır.

            Ahlâk konusunda sınır tanımayanlar, kendi sonlarını getirmiştir. Bugün bazı ülkeler cinsel özgürlükte sınır tanımadıkları için kaybettiklerini nasıl elde ederiz, nasıl geri getiririz diye çareler aramaktadır.

            Ahlâksızlğın özgürlüğü olmaz. Bugün cinsel özgürlük diyenler, kaybedecek bir şeyleri olmayanlardır. Onlar için herşey meşrudur. Utanç verici şekilde yaşamaktan çekinmezler ve utanmazlar. Evlenmeyi düşünmezler, ama evliler gibi yaşarlar.

            Bütün kirliliklerin sebebi ruh kirliliğidir. Ruh kirli olunca herşey kirli olur.             Bir yerde ahlâk zayıflamış, müstehcenlik yayılmışsa orada kötü şeyler olur.

Müstehcenlik tuzaktır. Etrafa pis kokular yayar, birçok kötülüğü de davet eder. Fuhuş yayılır, tacizler artar, AIDS belâsı çoğalır.

            Bu haliyle müstehcenlik gençleri ve aileleri tehdit ediyor. Çünkü olumsuz yönde etkiliyor.

            Sanat ve eğlence adına müstehcenlik sergileniyor. Bugün müslüman Türk aileleri sokağa çıkmaktan utanıyor, ailecek televizyon seyredemiyor, birçok gazeteyi alıp evine götüremiyor, bir çok dergiyi de alıp çocuklarına okuyun diyemiyor.

            Ağacın içindeki çürüme, ağacın kurumasına, yapraklarının, meyvalarının ve sonrada kabuklarının çürüyüp dökülmesine sebep oluyorsa, içteki çürümede güzel duygu ve düşüncelerin çürüyüp bozulmasına sebep olur.

            Müstehcenlik, insana, aileye ve topluma yapılan en büyük saygısızlıktır. Çünkü, müstehcenlik insanı çürütür, ailenin dağılmasına neden olur.

Ailelerimiz, ahlâksızlık bombardımanı altındadır. Ahlâksızlık dejenerasyonuna sebep oluyor, iyi namına ne varsa alt üst oluyor. Bu aileler ayakta nasıl dursun? Gayrimeşru ilişkiler nasıl körüklenmesin?

            Ailecek seyredilen yayınlar, eğlence programları aile üzerinde büyük yaralar açmaktadır, insanlar suça itilmektedir.

            Çocuklar suça itiliyor, aile fertleri nikâh dışı ilişkileri normal görüyor. Bu ailelerde yetişen çocuklar sağlıklı aile yuvaları kuramamaktadır.

            Aileyi ayakta tutacak bir şey neredeyse kalmıyor…

            Aile Yapımız Zarar Görüyor:

            Televizyonun ahlâk tanımaz yayınları, milletimizin temelini teşkil eden, milletimizi ayakta tutan aile yapımıza büyük ölçüde zarar veriyor.

            Aileleri ayakta tutan ahlâk anlayışımıza ve inancımıza ters düşen yayınlar aile bağlarını zayıflatıyor. İhâneti körüklüyor, saygıyı, sevgiyi yıkıyor, nikânı, evliliği, eşlerin birbirlerine bağlı kalmasını gereksiz gösteriyor.

            Ekrana özellikle seçilen kimseler çıkarılıyor, kasıtlı sorular sorulup, kasıtlı konuşması sağlanıyor. Bunlar çocuklarımıza gençlerimize örnek insan, model insan diye sunuluyor.

            Gençlik programları adı ile yayınlanan programlarda çocukların ana-babalarına isyan etmeleri için ne lâzımsa yapılıyor. Ana-babanın ilgisini baskı olarak gösterip, çocuklar evlerinden, ailelerinden koparılarak sokağa itiliyor.

            Kimin nesi olduğu belli olmayanlar çıkarılıp “anamla babamla anlaşamıyorum, sürtüşüyoruz” pozları ile gençliğimiz, sürtüşmenin ve çatışmanın içine itiliyor. Böylece aileler parçalanıyor, görevler aksıyor, kayıp çocuk sayısı artıyor…

            TV’nin bu üzücü olaylara sebep olmadığını kim söyleyebilir? Soruyorum TV’nin görevi bu mudur?

            Yayınlardan İnsanımız Zarar Görüyor:

            Yapılan yayınlarla sistemli olarak değerlerimiz yok ediliyor. Dayanışmacı kültürümüz yerine yabancı kültürler sunuluyor. Dede Korkut, Yunus, Mevlana, Nasreddin Hoca gibi büyüklerimiz yerine Noel Baba takdim ediliyor. Fuhuş sergilenip teşvik ediliyor, içki özendiriliyor, evlilik dışı ilişkiler empoze ediliyor.

            Bunun sebebi, kuklaların ipleri bizim elimizde değil de ondan mı? Zaman zaman kendime soruyorum. Acaba bu millet çıldırtılmak mı isteniyor? Değilse neden bu kadar teşvik, neden bu kadar tahrik, neden bu kadar müstehcenlik? diyorum.     

TV’nin tahrik ve tahrip edici yayınları karşısında çoğu insan, karşı koyamıyor. Hele inancı, ahlâk anlayışı biraz zayıf ise o kişi hiç dayanamıyor.

            Yüz kızartıcı ve insani duyguları körelten sahneler, eğlendiriyoruz derken deliye döndüren görüntüler, nicelerini uyuşturup yozlaştırıyor. Neticede şehvetten başka bir şey düşünmeyen, şehvetten şaşı olmuş sapıklar çoğalıyor. Yatalak nineler saldırıya uğruyor. Bebek denecek yaştaki sabi çocuklar kaçırılıyor, kötü emellere âlet edilip öldürülüyor.

            Bu suçların tahrik ve teşvik edicisi kim?…

0
Tags :

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir