AHLAK

A- AHLAKIN KAYNAĞI

Ahlak bir insanın anlayışı, düşünce biçimi yaptığı işler ve davranışlarıdır.

Ahlak ikiye ayrılır; iyi huylara iyi ahlak denir. Kötü olan huy ve davranışlara da kötü ahlak denir.

İyi veya kötü ahlak değişkendir. İnanç ve eğitimle her zaman kötü davranışlar düzelebilir. Peygamber (as): “Ahlakınızı güzelleştiriniz.”, “Çocuklarınızı terbiye ediniz” buyurmuştur.

Bir hadislerinde de: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur.

İyi ahlakın kaynağı; inanç, doğruluk, sabır, iffet ve adalettir.

Kötü ahlakın kaynağı; inançsızlık, cehalet, şiddet, şehvet ve zulümdür.

Kötülük kader değildir. Cenab –ı Allah her türlü kötülüğü yasaklamıştır.

İnsan, iradesini kullanmakta serbesttir. Bunun içindir ki yaptıklarından sorumludur.

Ahlakın kaynağı dindir. Güzel ahlakı din emreder. Ayrıca güzel ahlakı dinden başka mükafatlandıran başka bir şey yoktur.

J.J. Rousseau: “İnsan Allah’a inandığı ölçüde faziletlidir” der.

Emil adlı eserinde de: “Allah’a inanmadan da bir insanın faziletli olabileceğini zannediyordum. Ne kadar da yanılmışım” demiştir.

Kant da: “Eğer din olmasaydı, insanlar onu icat ederlerdi” demiştir.

a) Ahlaklı kimsenin vasıfları:

  • İyilik gelmesine sebep olana teşekkür eder,
  • Faydacı kimsedir,
  • Görevlerini yerine getirir,
  • Doğrudur, vefalıdır,
  • Sabırlıdır, kanaatkardır,
  • Adildir, hak hukuk gözetir,
  • Boş şeylerle uğraşmaz,
  • Güler yüzlü ve tatlı sözlüdür,
  • Tek kelimeyle insanların “iyidir” dediği kimsedir.  

b) Nasıl iyi huylu olunur?

  • İnsan, insan olduğunu bilirse,
  • Kendini başkasının yerine koyabilirse,
  • Çevrenin kötülüklerinden korunabilirse,
  • Haram yemez ve yalan söylemezse,
  • İyi şeyleri alışkanlık haline getirirse,
  • Boş şeylerle vakit geçirmezse,
  • Başkalarına zararı dokununca üzüntü duyabiliyorsa,
  • İyi olmak için arzu duyuyorsa, işte o zaman o kimse iyi huylu olabilir.

c) İyi huylar nelerdir?

  • İyilik yapana teşekkür etmek,
  • Sabırlı olmak,
  • İyi niyetli olmak,
  • İffetli olmak, hayalı olmak,
  • Ahde vefa göstermek,
  • Doğru olmak,
  • Doğruyu söylemek,
  • Adil olmak,
  • İyi olmak, başkalarının da iyiliğini istemek,
  • İnsanları hayra ve hakka çağırmak,
  • İyiliği emredip kötülükten sakındırmak,
  • Affedici olmak,
  • Hoşgörülü olmak,
  • Merhametli olmak,
  • Güler yüzlü tatlı dilli olmak,
  • Kolaylık sağlamak, haddini bilmek,
  • Gönül almak,
  • Başkalarının kusurunu örtmek,
  • Cömert olmak, yardım etmek, Sır saklamak,

Kanaatkar olmak, (gözü tok olmak) Başkalarına saygılı olmak,

İyi örnek olmak, iyi çığır açmak,

Günahtan kaçınmak,

  • Kötülüğe ve kötülere tepkili olmak,
  • İnsanlarla iyi geçinmek
  • Ailesine, çoluk çocuğuna iyi davranmak,
  • Kötülüğe iyilikle cevap vermek,
  • Her işinde Allah rızasını gözetmek,
  • İyi zanda bulunmak,
  • Her şeyde hayır vardır deyip, her şeyin iyi tarafını görmek,
  • Daima başkalarına bakıp haline şükretmek,
  • İyi insanlarla danışma ve dayanışma içinde olmak,

d) Kötü huylardan bazıları:

  • Günah işlemek,
  • Hak yemek,
  • Yemin etmek,
  • Yalan söylemek,
  • İki yüzlülük,
  • Gıybet etmek,

Laf getirip götürmek,

İftira etmek,

Haset etmek,

Hırsızlık yapmak,

Büyücülük, falcılık gibi şeylerle uğraşmak,

  • Zulmetmek,
  • Utanmamak, namusunu korumamak,
  • Alay etmek, lakap takmak,
  • Kötü zanda bulunmak,
  • Çok gülmek, çok konuşmak, çok yemek,
  • Sövmek, lanet okumak, beddua etmek,
  • Fitne çıkarmak, bozgunculuk yapmak,
  • İsraf etmek,
  • Cimrilik yapmak,
  • Kibirlilik,
  • Başa kakmak,
  • Başkalarını hor görmek, aşağılamak,
  • Riya ve gösteriş yapmak,
  • Kin gütmek, öfkeli olmak,
  • Çok yiyip, çok içmek, çok uyumak,
  • Dalkavukluk yapmak,
  • Vesveseli olmak,

Hastalık halinde kıskançlık yapmak,

Tembellik etmek

Hainlik yapmak,

Zina etmek,

Kötü çığır açmak,

  • Kumar oynamak,
  • Acelecilik,
  • İntihar düşüncesi taşımak,
  • Taklitçilik yapmak,
  • Rüşvet alıp vermek,
  • Münakaşa etmek,
  • Hep tenkit etmek,
  • Cıvık şakalar yapmak.

B- KARŞILIKLI HAK VE VAZİFELER

Son zamanlarda vazifelerin tam yapılmaması, hak hukuk anlayışının zayıflaması zulme dönüşmüştür.

  1. Mutlu Aile için:
  2. Bazı şeyler iki tarafta da aranmalıdır.
  3. İnançta, ahlakta, tahsilde ve fiziki yapıda denklik olmalıdır.
  4. Eşler, çocuklar arasında iyi bir diyalog kurulmalıdır.
  5. Sen ben kavgası olmamalıdır.
  6. Münakaşa değil, istişare esas olmalıdır.

Eşler arası sır ve gizlilik olmamalıdır.  

Eşler birbirlerine adı ile değil bey, hanım şeklinde hitap etmelidir.

İki taraflı görevler aksatılmamalıdır.

  • Kıskançlık konusunda ölçülü olunmalıdır. Kıskançlığa yol açacak davranışlardan kaçınılmalıdır.
  • Her ne şekilde olursa olsun müstehcenlik evden uzak olmalıdır.
  • Kötüler örnek alınmamalı, kötülüklerle beraber olunmamalıdır.
  • Eşler arasında “Peki” “Sen bilirsin” demeyi alışkanlık haline getirmek veya susmak veya kendisini karşıdakinin yerine koymak bir çok problemi çözecektir.
  • Problemler uygun bir zaman ve şekilde konuşularak çözülmelidir.
  • Kısaca; nikahında, ailenin de korunması, Allahın koyduğu kurallara bağlıdır.  
  • Kendimize karşı görevlerimiz:
  • Bedenimiz maddi kirlerden temiz olmalıdır.
  • Helal yiyip içerek manevi kirlerden de temiz olunmalıdır.
  • Yüzümüzün ve ruhumuzun kirlenmesine sebep olacak iş yapılmamalıdır.
  • Bedenin sağlığı korunmalıdır.
  • Kötü alışkanlıklardan uzak durulmalıdır.
  • Düzgün inanca sahip olunmalıdır.

-Beden ve hayat ibadetlerle güzelleştirilmelidir.

  • İyi bir ahlak ve huy sahibi olunmalıdır.
  • Cehaletten uzak kalınmalıdır.

İyi bir meslek sahibi olunmalıdır.

Güzel bir ölümle ölünecek şeklide yaşanmalıdır.

  • Ana – babaya karşı vazifelerimiz:

Ana – baba varlık sebebimizdir. Bizi büyüten yetiştiren onlardır.

Allah:  

  • “Anaya babaya iyilik edin!” (En’am: 151)
  • “Onlara of! Bile demeyin, azarlamayın, onlara güzel sözler söyleyin.” (İsra: 23) diyor.

Cennet anaların ayağı altındadır. Allahın rızası, babanın rızasına bağlıdır.

Ana babanın iyi veya kötü duası red olmaz.

Ana baba için hayırlı evlat olunmalıdır. Onlar öldükten sonra da üzerimize düşen görevler yerine getirilmelidir.

  • Çocuklara karşı vazifelerimiz:

Hz. Peygamber (as): “Küçüklere merhamet, büyüklere hürmet göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizi, Birr: 15) buyurmuştur. – Çocuklar sevilmeli, helal gıda ile beslenmeli ve çok iyi yetiştirilmelidir. Zira yetiştirilmeyen evladın acısını herkesten önce ana baba çeker. Allah yanında da ana baba sorumludur.

  • Çocukları okutmak, meslek sahibi yapmak ve evermek ana babanın görevleri arasındadır.
  • Çocuk sadaka-i cariye olarak yetiştirilirse, bundan iki taraf da karlı çıkar.  
  • Akrabalara karşı vazifelerimiz:

Kur’an-da: “Allah adaleti iyiliği ve akrabaya yardımı emreder.” (Nahl: 90) buyrulur.

Peygamber (as) da: “Rızkının ve ömrünün artmasını isteyen, akraba hakkını gözetsin” demiştir. (Buhari Edep: 12)

Buna göre hısım akrabaya iyi davranılacak ve iyilik edilecektir.

  • Yaşlılara karşı vazifelerimiz:

Yaşlılar bizim varlık sebebimizdir. Yaşlılar dua ağacımızdır. Onlar yüzünden rızıklandırılırız. Onun için onlara hizmette ve saygıda kusur edilmemesi gerekir.

Büyüklere hizmette büyük sevaplar vardır.

  • İhtiyaç sahiplerine karşı vazifelerimiz:

Her şey bize emanettir ve imtihan sebebidir. İhtiyaç sahiplerinin hakkının verilmediği malda kul hakkı vardır. Bu hak belki o malın telef olmasına sebep olur.

Kur’anda: “Yoksula hakkını ver” buyrulur. (Rum: 38)

İhtiyaç sahiplerini araştırıp bulmak ve ihtiyaçlarını gidermek her varlık sahibinin görevidir.

  • Komşulara karşı vazifelerimiz:

Allahın emrine göre yakın komşuya da uzak komşuya da iyi

davranılacaktır. (Nisa: 36)

Peygamber (as) da şöyle diyor: “Komşusu şerrinden emin olmayan vallahi mü’min olamaz.” (Buhari Edep: 29)

Komşu her şeyi ile görüp gözetilecektir. Kendi namusumuz gibi namusu, kendi malımız gibi malı korunacaktır. Hiçbir şekilde rahatsızlık verilmeyecek ve muhtaç olduğu zaman ihtiyacı giderilecektir.  

  • Öksüz ve yetimlere karşı vazifelerimiz:

Kur’an-da: “Dini yalanlayanı gördün mü? İşte o, yetimi itip kakar” (Maun: 1-2) buyrularak yetime önem vermeyenin durumu haber verilmiştir.

Peygamber (as) ashabına sorarmış: “Bugün kim bir yetimin başını okşadı?” diye.

  • Dullara karşı vazifelerimiz:

Peygamber (as): “Dul kadınlara yardım eden, Allah yolunda çalışan gibidir” buyurmuş. (Buhari, Nafakat: 1)

Dulların ihtiyaçlarının temininde, iffetinin korunmasında yardımcı olunmalıdır. Böyle ihtiyaç sahiplerine karşı kötü niyeti olanın kıyamet gününde Allah yüzüne bakmaz.

  1. Misafire karşı vazifelerimiz:

Bir hadiste: “Allaha ve ahiret gününe iman eden misafire ikram etsin ve hakkını gözetsin” buyrulur. (Buharı, Edep: 85)

Misafir aslında Allahın misafiridir. Hep “Tanrı misafiri” denmiştir.

  1. İşçiye karşı hak ve vazifeler:

Kur’an-da: “Yaptığınız işi tam ve güzel yapın. Allah güzel yapanları sever.” Emri vardır. (Bakara: 195)

Sünnette de: “Yaptığınız işi sağlam yapın.”

  • “İşçinin ücretini alın teri kurumadan tam olarak verin.” (İbn-i Mace Rukün:4) buyrulmuştur.

Buna göre işçi görevini tam ve güzel yapacak, zarara, ziyana sebep olmayacak, hiçbir şeyi israf etmeyecek, çalışmayı aksatmayacak ve aldığı parayı hak edecektir.

İşçinin sigortalanması ve ihtiyacını karşılayacak ücreti alması da hakkıdır.

12- İşverene karşı vazifelerimiz:

İşçinin velinimeti olan işverene karşı, işverenin de velinimeti olan işçiye karşı karşılıklı vazifeleri vardır. Görev tek taraflı olmaz.

İşçi her şeyden önce sorumsuz davranmayacak, güvenilir olacak, yalan söylemeyecek, doğru iş yapacak, dürüst davranacak ve dürüst çalışacaktır.  

İşveren de çalıştırdığı kimselerin ihtiyacının karşılanmasında, işyerinde iffetinin korunmasında inancını yaşamasında yardımcı olacak, ibadet etme ortamını hazırlayacaktır. Yoksa Allah yanında mesuldür.

Peygamberimiz (as) şöyle demiştir:

  • “İşçinin ücretini tam ödemeyen, kıyamet günü Allah’ı karşısında

bulacaktır.”

13- Hayvanlara karşı görevlerimiz:

Cenab-ı Allah kul ve hayvan hakkı ile huzuruna gelinmemesini ve affedilmeyeceğini bildirmiştir.

Kıyamet günü her hayvan dirilecek kendisine ne yapıldıysa aynen yapacak, böylece ödeşme olacak. Bundan sonra hayvanlar toprak olacaktır.

Hayvan aç susuz bırakılmamalı, fazla yük yüklenmemeli, dövülmemeli, yaratılışının dışında bir işte kullanılmamalı, yaşama ortamının dışında hapsedilmemeli,              dövüştürülmemeli,                öldürülürken         veya       keserken              acı çektirilmemelidir.

Sonuç olarak;

Peygamber (as) Müslümanı tarif ederken: “Elinden dilinden emin olunan kimse” olarak tarif etmiştir.

İnsan zararlı değil faydalı olacaktır.

Hak hukukla ibadet de olmaz.

En önemli görev, bizi yaratan, yaşatan ve hesap soracak olan Cenab –ı

Allah’a karşıdır. Bu görevi de Allha’ın emir ve yasaklarına riayet ederek yerine getirebiliriz.  

C- EDEP VE ADAP

İnsan kafasına göre, keyfine göre hareket edemez. Hele Müslüman ulu – orta, menfaatine uygun hayat süremez. Müslüman, konulan kurallara uyacaktır. Kur’an-a, sünnete göre yaşayacaktır.  

Hayatta her şeyin edebi ve adabı vardır. Kimse bana ne? kime ne? bana kim karışır? Ben bildiğim ve istediğim gibi yaşarım diyemez. Dikkatli bakılırsa hayvanların hayatında ve birbirleri arasında uydukları kurallar vardır. Hayvanlar bile bu kuralları terk etmezler.

Kısa da olsa biz edep ve adaptan bahsetmeden geçemeyeceğiz.

  • *    *

– Önce insan olmanın getirdiği sorumluluklar vardır. En güzel biçimde yaratılan, diğer canlılardan farklı kılınan cin, şeytan ve meleklere secde ettirilen insan, üstün varlık olmanın gereğini yerine getirmeli, canlılar arasında kendisine verilen değeri muhafaza etmelidir.

  • *    *

– Bundan sonra “Müslümanım” demenin bir manası vardır. “Müslümanım” diyen, Müslümanlık neyi gerektiriyorsa, İslâm nasıl temsil edilmesi gerekiyorsa, Allah peygamber kendisinden ne istiyor, ne istemiyorsa, öyle olmalı ve öyle yaşamalıdır.

Kendisine bakan, Allah’ı, peygamberi ve İslamın yüceliklerini hatırlamalıdır.

Müslümanın önce imanı sağlam ve itikadı düzgün olmalıdır.

İyi bir Müslüman, bid’atlerden uzak olmalı, peygamberin sünneti üzerine yaşamalı, Müslümanları kardeş bilmeli, ondan kimse zarar görmemeli, faydasız şeylerle uğraşmamalı, ölürken de Müslüman olarak ölmelidir.

İyi bir Müslüman, dini ondan ne istiyorsa ve Müslüman olması neyi gerektiriyorsa öyle olmalıdır.

Müslüman haya sahibi olmalıdır. Hak’tan ve halktan haya etmelidir.

İslam’ın şartı altıdır, derler ve altıncıyı edepli olmak, haddini bilmek olarak ifade ederler.

Peygamber (as): “Haya hayır getirir” buyurmuştur.  

*   *    *

  • Müslüman işlerini nasıl yürütmelidir? Her işine istişare ve istihareden sonra besmele ile başlar. Acele etmez. Hataya düşmemeye çalışır. Yapacağı işler için “inşallah” der. Güzel bir şey görünce “maşallah”, “Bârekallah” der. Kulağı çınlarsa peygambere (as) salavat getirir.
  • *    *
  • Esnerse ağzını kapatır; sesli esnemez.

                           Hapşırdığında:               “Şükür               elhamdülillah”              der.           Bunu            duyan                               da:

“Yerhamükellah” der. Hapşıran: “Yehdina yehdikümullah” diye dualaşılır.

Hapşırma anında ağız burun kapatılır, arkaya dönülür.

  • *    *
  • Müslüman yaşadığı müddetçe Allah’ın huzurunda olduğunu unutmamalı, ona göre yaşamalıdır. Sık sık “Allah biliyor, Allah görüyor ve Allah soracak” demelidir.  

Kul pişman olacağı şeyler yapmamalı, yazıcı meleklerin her şeyi tespit ettiğini ve her hali ile filme alındığını unutmamalıdır.

  • Müslüman kıldığı namazı son namazmış gibi kılmalıdır. Yolda yürürken sıratta yürür gibi, kendisine köpek saldıracakmış gibi yürümelidir. İşte o zaman hata etmez. Zarar görmez.
  • Akşam yatağa yatarken Fatiha, Ayete’l-kürsi, İhlas, Felâk ve Nâs surelerini okuyarak yatmalıdır. Kalkarken de euzu besmele ile kalkmalıdır. Sırt üstü veya sağ tarafına yatmalıdır.

*   *    *

– Konuştuğu zaman az, öz ve yerinde konuşmalı, yemin etmeden, yalan söylemeden konuşmalı. Kaba, söverek veya müstehcen konuşmamalıdır. Biliyorsa konuşmalı, bilmiyorsa susmalıdır. Münakaşadan, gıybetten, iftiradan, ağır şakadan, insanların hatalarını yüzüne vurmaktan kaçınmalıdır.

*   *    *

– Yeme içmede edep:

Önce eller yıkanır, besmele çekilir, helâl olduğu bilinen yemeklerden yenilir.

Lokmalar küçük tutulur, ağız şapırdatılmaz, ağızda yemek varken konuşulmaz.

Sağ elle yenir, yemeğe üflenmez, önden yenir, ekmek artık bırakılmaz. Tabak sıyrılır, sünnetlenir.

Nimete burun kıvrılmaz, yerken acele edilmez ve Allah’ın haram kıldığı şey yenilip içilmez.  

Göz hakkına dikkat edilir. Balkonda et kızartılmaz.  

Çok yenmez. Midenin hastalık evi olduğu unutulmaz.

Kokusu ile başkalarını rahatsız edecek şeyler yenmez.

Yemeği verene şükredilir. Yemeğin sonunda yemek duası yapılır. Yemeği ikram edene de teşekkür edilir.

Eller ve ağız yıkanır. İnsanların karşısında ağız karıştırılmaz. Ağızda bir şey varken konuşulmaz.

Halk arasında “Çok yiyenin rızkı çabuk biter” derler. Bunun için büyüklerimiz “Az ye, az uyu, az konuş” demişlerdir. Çok yiyenin ibadeti de, hizmeti de az olur.

*   *    *

– Su içmede edep:

Suyun ve kabın temiz olmasına dikkat edilir.

Besmele çekilir.

Üç yudumda, oturarak içilir.

Sağ elle içilir.

“Şükür elhamdülillah” denir.

İçilen israf edilmez. Şeytana artık bırakılmaz.

Sigara içilmez, alkol katkılı bir şey içilmez.

Başkasına ait kab kacak bardak, havlu, tarak, diş fırçası, mendil kullanılmaz.

*   *    *

– Tuvalet adabı:

Etek, elbise toplanır.

Sol ayakla girilir, sağ ayakla çıkılır.

Erkekler ayakta su dökmez.

Temizlik için kağıt yeterli olmaz. Su ile yıkanılır.

Sol elle temizlik yapılır.

Çeşme sol elle açılıp kapatılmaz. Sağ el kullanılır.

Tuvalette çok eğleşilmez.

Açıkta tuvalet yapılmaz.

Kıbleye dönülmez. Konuşulmaz.

Yola, suya, gölgeliklere tuvalet yapılmaz.

Tuvaletten sonra eller güzelce yıkanır.

Tuvaletten çıkar çıkmaz abdest alınmaz. (Yürünür, oturulur veya

öksürülür.)

*   *    *

– Giyimde edep:

Giyimin helalden ve meşru olmasına dikkat edilir.

Temiz elbise giymeye gayret edilir.

Haram, hak hukuk olan elbise ile ibadet olmaz.

Elbise müstehcen olmamalı, bedeni örtmelidir. İnce, dar olmamalı, karşı cinsin elbisesine benzememelidir. Dikkat çekici renk ve desende olmamalıdır.  

Üzerinde yazılar, resimler olmamalıdır.

Gurur elbisesi olmamalıdır.

Karşı cinsi tahrik edici, taciz ve tecavüze neden olacak şekilde olmamalıdır.

Giyim iyi mesajda verir, kötü mesaj da verir. İnsanın kimliğini, karakterini ifade eder.

*   *    *

– Davranışlarda uyumlu, kibar olunmalıdır. Sevinç ve üzüntüler paylaşılmamalıdır. Fitneye sebep olunmamalı, bozgunculuk yapılmamalıdır. Kötü insanlar dost olarak seçilmemelidir. İnsanın aleyhine de olsa doğru olunmalıdır.

Uygun olan kimselerle selamlaşmaya önem verilmelidir. “Önce selam, sonra kelam” denmiştir. Karşılaşmalarda, bir yere girildiğinde, eve girince veya evden ayrılırken selam vermek ihmal edilmemelidir. Hatta helalleşilmelidir.

*   *    *

– Müslümanın evi günah ve israf yeri olmamalıdır. Su, elektrik, telefon gibi şeyler gerektiği kadar kullanılmalı, ücretleri zamanında yatırılarak faize bulaşılmamalıdır.

Evde kedi, köpek, kuş barınağı olmamalıdır.

Eve alkol, kumar aletleri gibi haram olan şeyler girmemelidir.

Ev güzel levhalarla süslenmeli. Ev kabir gibi olmamalı, evdekilerde ölü gibi olmamalı, içinde güzel bir ölümle ölünebilecek hale getirilmelidir.

Evinde kaçak su kullananın abdesti, guslü, yemesi, içmesi caiz olmaz.  

Kaçak elektrik kullananın da ibadetleri geçerli olmaz.

*   *    *

  • Müslüman diline sahip olmalı, fitneye sebep olup sahibine leş yedirmemelidir.

“Eline, beline, diline sahip ol!” denmiştir.  

Dil, kendini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmedikçe cennete giremez.

Bir hadiste: “Ya hayır söyle, ya da sus” denmiştir.

Kur’an-da: “Sözün en güzelini söyleyin yoksa şeytan aranızı bozar”

buyrulur. (İsra: 53)

  • Müslüman gıybet etmez. Gıybet edilmesine de müsaade etmez. Dinlemez, orayı terk eder, gene suça ortak olmaz.

*   *    *

  • Müslüman, kusur araştırmaz, çekiştirmez ve başkalarını alaya almaz.
  • Felaket anında Müslümanın tavrı, isyan ve günaha sokacak bir tavır olmamalıdır. Sabır gösterilmeli ve hemen inanç devreye sokulmalıdır.

“Başınıza gelenler, kendi yaptıklarınız yüzündendir.” Ayeti hatırlanmalı ve olaylardan ders alınmalıdır.

Eğer bela ve musibetler biri vasıtasıyla geliyorsa, o zaman Yunus peygamberin “Lâ ilahe illâ ente sübhaneke inni küntü minezzalimin” duası okunmalıdır.

              *   *    *

  • Müslüman günahtan nasıl kaçmalıdır?

Önce günah tanınmalı, dünyadaki yansıması ve ahiretteki cezası düşünülmelidir.

Günahları yüzünden helâk olanlar düşünülmelidir.

Günahın               Allah’a    isyan      olduğu    ve           insanın   kalbini    kararttığı düşünülmelidir. Böylece iyiliklere, güzelliklere yönelinmelidir.

*   *    *

– Misafirlik adabı:

Önce istenmeyen yere gidilmez. Haber vererek izin alarak gidilir. Çok oturulmaz. Güzel şeyler konuşulur. Rahatsızlık verecek şekilde davranılmaz. Evde kusur aranmaz. Evin hanımına, kızına rahatsız edecek şekilde bakılıp, konuşulmaz. Evde eksik aranmaz. Ev halkı küçük görülmez. İzin istenerek zamanında evden ayrılınır.

*   *    *

– Ezan dinleme adabı:

Ezan okunurken bir şeyle meşgul olunmaz. Konuşulmaz selam alınıp verilmez. Sigara içilmez. Ayak ayak üzerine atılmaz. Saygı ile dinlenir.

Ezan bitince Allah’a hamd edilir. Peygambere salavat getirilir. Ezan duası okunur.

Ezan bir davettir. Davete icabet edilir.

*   *    *

– Gusül adabı:

Banyoda               işenmez.               Fazla      kalınmaz.              Konuşulmaz.        Şarkı,     türkü söylenmez. Çok su kullanılmaz. Kıbleye dönülmez. Girerken çıkarken fazla açık gezilmez.

Umuma ait yerlerde avret yeri açılmaz. Başkasına da bakılmaz.  

*   *    *

– Kur’an okuma ve dinleme adabı:

Kur’an yere konmaz. Fatiha suresi üstte olacak şekilde konur. Kur’an’ın üzerine bir şey konulmaz.

Kur’an okurken, dinlerken diz çökülür, huşu içinde saygı ile okunur. Ve okunan Kur’an öylece dinlenir.

Para ile okunmaz ve okutturulmaz.

Abdestsiz Kur’an ellenmez.

Kur’an-da: “Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, size merhamet edilsin” (A’raf: 204) buyrulmuştur.

Kur’an okunurken teganni yapılmaz.

Kur’an dinlerken sigara içilmez.

*   *    *

– Dua adabı:

Dua ederken zaman ve yer seçimi yapılmalı. Abdestli olunmalı Allah’a hamd, Rasülüne salavat getirilmeli.

Riyadan, kaş göz hareketlerinden yapmacık ağlamaktan kaçınılmalı.

Doğru söz ve helâl lokmaya dikkat edilmeli.

İstenilen açık ve net ifade edilmeli.

Allah Rasülü, Evliya vesile kılınarak dua edilmeli.

Kalp başka şeylerle meşgul olmamalı.

Duada cimri davranılmamalı, geniş kapsamlı olmalı.

Uygun şeyler istenmeli.

Başta günahlar için istiğfar edilmeli.

Bir miktar sadaka verilmeli.

Duanın kabul olacağından emin olunmalı.

Duada ısrar edilmeli.

Dua alışkanlık halinde yapılmamalı.

Dua gönülden yapılmalı ve bağırıp çağırılmamalıdır.  

*   *    *

– Tevbe etmenin adabı: Tevbe etmeden önce pişmanlık duyulur ve günah kesin olarak terk edilir. Bir daha günahı işlememeye kesin karar verilir. Yani günah terk edilmeden günah tevbe edilmez. Eğer günah kula karşı işlendiyse, hak aynen iade edilir ve helalleşilir.

Ondan sonra tevbe edilir.

Tevbe etmeden bir miktar sadaka dağıtılır.

Abdestli olunur.

Mübarek zaman ve mekan gözetilir.

İki rekat nafile namaz kılınır.

Büyükler vesile kılınır.

Haram lokma terk edilir.

İstiğfar edilir.

Dönülmeyecek şekilde Allah’a söz verilir, affetmesi istenir. Ve Allah’ın affedeceğine de inanılır.  

*   *    *

– Cami adabı:

Cami Allah’ın evi, Müslümanların Allah’ın huzuruna çıktıkları kutsal bir mekandır. Oraya saygılı olmak ve edepli davranmak gerekir.

Camiye sağ ayakla girilir sol ayakla çıkılır. Cami avlusu da camiye dahildir. Tükürülmez, sigara içilmez, pislenmez.  

Sarımsak, soğan, sigara kokusu ile camiye girilmez.

Kirli elbise kirli çorapla camiye gidilmez.

Güzel kokular sürülür, temiz bir şekilde gidilir.  

Camide dünya kelamı edilmez, sessiz olunur.

Camide ilân yapılmaz, ticaret yapılmaz.

Başkaları rahatsız edilerek, omuzlara basa basa önlere geçilmez.

Çıkarken namaz kılanların önünden geçilmez.

Ceket omuzda, çoraplar elde, paçalar sıvalı, ıslak ayaklarla camiye girilmez.

Otururken uyunmaz, yüksek sesle esnenmez.

Çocuklar camiden kovulmaz.

Hanımlar tam tesettürlü olmadan camiye giremez.

Hayızlı, lohusalı ve abdestsiz camiye girilmez.

Hastalığı ile başkalarına rahatsızlık verecek olanlar camiye gitmez, evinde kılar.

Camide aynı yer sahiplenilmez.

Hocanın arkasına namaz kıldırabilecek olanlar durur.  

Caminin altında alışveriş merkezi ise veya iş yapılıyorsa meşru iş yapana verilir.

Camide zikredilir, tefekkür edilir, vaaz dinlenir. Başka şeylerle meşgul olunmaz. Vakit müsaitse Kur’an okunur.  

Camide konuşmaya yol açacaksa musafaka yapılmaz, dışarıda yapılır.

Camiye giren vakit müsait ise ve kerahat vakti değilse, iki rekat mescid namazı kılar.  

Caminin bir köşesi kitaplık haline getirilmelidir.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir