AHİRETE İMAN
Ahiret, “son” sonra olan “manasına” Dünyanın sonu” öbür alem demektir.
Bir gün dünya son bulacak ahiret başlayacaktır. Allahtan başka her şey yok olacak.
- “Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbin zatı baki kalacaktır.”(Rahman:27)
Kıyamet günü insanlar ve canlılar tekrar hayat bulacaklar, kabirlerinden kalkıp, mahşer meydanında, yüce Allah’ın huzurunda toplanacaklardır. Hesap vereceklerdir. Amel defteri sağdan verilenler cennete, soldan verilenlerde cehenneme gideceklerdir.
Ahiret hayatının sonu yoktur. Bitmez, tükenmez bir hayattır.
Ahiret gününe, din günü veya gayb alemi de denir. İsrafil (as)’ın sura üflemesi ile dünya hayatı son bulacak, gene sura üflemesiyle; ruhlar cesetlere dönecek, diriliş başlayacaktır. Kur’an’da şöyle bildirilir:
- “Sura üflenince göklerde ve yerde bulunanlar baygın düşer. Sonra Sur’a bir daha üfürülünce hemen ayağa kalkıp, bakışmaya başlarlar.”(Zümer:68)
Ahirete iman, Allah’a imandan sonra zikredilir. Kur’an’da:
- “Öldükten sonra diriltme, ilk yaratılıştan daha kolaydır.”(Rum:27)
- “Ey Resulüm deki: Onları ilk yaratan diriltir.” (Yasin:79) buyrularak diriltmenin zor olmayacağını bildirmiştir.
Ahiret olmasaydı iyiler mükafat görmez, kötülerde ceza görmezdi. Bu ise yüce Allah’ın adaletine aykırı olurdu. Kuran’da bildirildiğine göre:
- Haşr 7-8: “Zerre kadar iyilik yapan mükafatını görecek, zerre kadar kötülük yapan cezasını görecektir.
- Kitabı, sol tarafından verilenler: Keşke bana kitabım verilmeseydi. Hesabımı hiç görmemiş olsaydım. Keşke ölümle yok olup gitseydim. Malım bana bir yarar sağlamadı, gücüm tükenip gitti. Allah, cehennemin muhafızlarına emreder: “Tutun onu, ellerini boynuna bağlayın, sonra onu alevli ateşe atın.” (Hakka:13-31)
İnanan, bu hayatı güzel yaşayanlar için, ahiret, müjde ve güzelliklerle dolu, inanmayan ve hazırlanmayanlar için de korkularla, acı ve azabla doludur.
Ahiret inancı ve yazıcı meleklere iman, insanın kötü olmasına kötü yaşanmasına engeldir. Ahiret inancı korkuları yok eder. İnsanda sorumluluk duygusunu geliştirir, düzenli, doğru dürüst yaşamasını sağlar. Ahirete inanmak, yalancı dünyaya kul köle olmayı önler,insanlara karşı kin ve intikam duygularına mani olur. Ayrıca insanın sabrını arttırır ve inananı farklı kılar.
Ahiretle ilgili bu bilgiler bize güzel güzel mesajlar veriyor. Allah:
-Duymadın mı? Sana söylemediler mi? diyecek.
Ölümde de güzel mesajlar vardır.
Ölenlerden haber almak isteyen mezar taşlarından gelen haberlere bakmalıdır.Herkes ölecek.Allah şöyle bildirir:
- “Biz, senden öncede hiçbir kimseyle ebedilik vermedik.”(Enbiya:34)
- “Her canlı ölümü tadıcıdır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir.” (Ali imran:185)
Ahiret hayatı inkar edilemez:
- Adalet duygusu, ahireti, hesaplaşmayı, zorunlu kılar,
- İnsandaki sorumluluk duygusu ahireti zorunlu kılar ,
- Ebedilik isteği ve mükafatlandırılma ahireti zorunlu kılar,
- Allah’ın vaadi Kur’an’ın ve peygamberin verdiği haberler ahireti zorunlu kılar.
Biz inansak da, inanmasak da ölüm var, ahiret var.Allah sonumuzu hayretsin.
İnanmayan ne kazanacak?
Her insanın aynı şekilde düşünmesini, aynı şekilde inanmasını bekleyemeyiz. İman edebilmek Cenab-ı Allah’ın bir lütfu olmakla beraber akıl işidir de.
Günümüzde inanıp inanmadığına bakılmaksızın her ölü Müslüman muamelesi görmektedir. Her ceset yıkanıp, kefenlenip, dirisi camiye gelmemiş olsa bile ölüsü camiye getirilip namazı kılınır, dini törenle gömülür. Fakat nasıl defnedilirse edilsin insan hayatının hesabını verecektir.Yaşayışı ile ya cennete, yada cehenneme gidecektir.
Kur’an’da şöyle buyrulur:
“And olsun biz cin ve insanların bir çoğunu cehennem için yarattık, onların kalpleri vardır idrak etmezler, gözleri vardır görmezler, kulakları vardır işitmezler; onlar dört ayaklı hayvanlar gibidir. Hatta daha da sapıktırlar. Onlarda gaflete düşenlerin ta kendileridir.” Araf suresi: 179
Dünyaya razı olup ahiret hayatına inanmayanların sapıklık içinde birer zavallı olduklarını, sonlarının ise pişmanlık veren bir azap olacağını Allah şu ayetlerle bildirmiştir:
“Öldükten sonra dirilip bize kavuşacağını ummayan sadece dünya hayatına razı olan ve dünya hayatından başka bir şey düşünmeyen kimselerde ayetlerimizden gafil olanlar yok mu? İşte onların yaptıkları kötülükler yüzünden varacakları yer ateştir.” (yunus suresi:7-8) ………
“Bu onların cezasıdır.Çünkü onlar ayetlerimizi yalanlayıp inkar ettiler: “Bir yığın kemik ve kırıntı olunca mı biz yeniden diriltileceğiz” dediler”(İsra suresi:98)
………
“O kafirler ki dinlerini bir eğlence ve bir oyun edinmişlerdi.Onları dünya Hayatı aldatmıştı. İşte onlar bu günlerine kavuşmayı unuttular ve ayetlerimizi nasıl bilerek inkar ettilerse, bizde bugün onları öylece unutacağız.” (A’raf suresi:51)
………..
“Allah’ın huzuruna çıkmayı yalan sayanlar gerçek ziyana uğramışlardır.Nihayet kendilerine ansızın kıyamet gelip çattığı zaman onlar günahlarını sırtlarına yüklenerek diyecekler ki: Hayatta yaptığımız günahlardan dolayı yazık bize!” dikkat edin ne kötüdür o yüklenip taşıyacakları şeyler.” (En’am suresi:31)
………..
“Onlar ateşin karşısında bir durdurulup “Ah bize ne olurdu dünyaya geri döndürülseydik de Rabbimizin ayetlerini yalan saymasaydık. İman edenlerden olsaydık” dedikleri zaman onları bir görsen!” (En’am suresi:27)
……….
Dikkat edelim, en çok sevdiğimiz, en çok önem verdiğimiz şeyler bizi cehenneme götürmesin. Bir mevsim için, kısa bir yolculuk için büyük hazırlıklar yaparken sonsuz aleme giderken hazırlıksız gitmeyelim. İnanıp yararlı işler yapmak yerine, inanmayıp küfür içinde yaşamanın, dünya hayatını çekilmez ahiret hayatını zevksiz yapmanın bir anlamı yoktur. İnanarak yararlı işler yapmak insana iki cihan saadetini sağlayacaktır.
Şair ne güzel dile getirmiş:
„‘Gururlanma insanoğlu,
Ölmemeye çaren mi var? Hazan görmüş bir gül gibi,
Solmamaya çaren mi var?
Hayat denen dolap döner,
Bütün mahluk ona biner,
Yağı biten lamba söner,
Sönmemeye çaren mi var?
Hiç aldanma mülke, mala,
Gitmezsin doğru yola,
Tatlı canı Azrail’e,
Vermemeye çaren mi var?
Düşünmezsin hiç ölmeyi,
Terk etmezsin hiç gülmeyi ,
Yakası yok ak gömleği, Giymemeye çaren mi var?
Nerde ecdat, nerde ata?
Hakka karşı etme hata ;
Tabut denen ağaç ata,
Binmemeye çaren mi var?
Daim yürü Hak izinde,
Hakkı zikret her sözünde,
Dört kişinin omzunda,
Gitmemeye çaren mi var?
Kalkacaktır gözden perde,
Bakacaksın evin nerde,
Ev kazılan kara yerde;
Yatmamaya çaren mi var?
Münkir Nekir gelecektir,
Rabbim kimdir soracaktır,
Mü’min cevap verecektir,
Kurtulmaya çaren mi var?